Temsil Yetkisinin Anonim ve Limited Şirketlerde Sınırlandırılması

İhale (Ortak-Diğer) Şirketler Hukuku Uygulamaları
Temsil Yetkisinin Anonim ve Limited Şirketlerde Sınırlandırılması
Özeti :

Bu çalışmada, öncelikle anonim ve limited şirketlerde temsil yetkisi kısaca açıklanacak, daha sonra da temsil yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin detaylı ve açıklayıcı bilgi verilecektir.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERDE TEMSİL YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI (Mali Hukuk Sayı: 168, Kasım-Aralık 2013)

 

1. GİRİŞ

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa[1] (TTK) göre anonim şirketler, Kanundaki istisnai hükümler saklı olmak üzere yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Zira yönetim kurulu, anonim şirketlerin kanuni temsilcisidir. Dolayısıyla pay sahiplerine ve üçüncü kişilere karşı şirketi yönetim kurulu temsil eder.Anonim şirketlerde temsil yetkisi, bu şirketlerin daha çok üçüncü kişilerle olan ilişkisini düzenler ve üçüncü kişilerin haklarını korumayı amaçlar.Anonim şirketlerde kural olarak temsil yetkisi sınırlandırılamaz;ancak istisnai ve ancak Kanunda belirtilen hallerde bu yetki sınırlandırılabilir.

Anonim şirketlerde temsil ile temsil yetkisinin kapsam ve sınırları TTK’nın 370 ila 373. maddelerinde düzenlenmiştir. Limited şirketlerde temsil yetkisine ise Kanunda ayrıca yer verilmemiş; bu hususta anonim şirketlere ilişkin hükümlerin kıyas yolu ile uygulanacağı belirtilmiştir (TTK md. 629/I). Dolayısıyla temsile ilişkin söz konusu hükümler limited şirketler hakkında da uygulanacaktır.Temsil hususunda anonim şirketlerde yönetim kuruluna verilen görev ve yetkiler, limited şirketlerde müdürler tarafından yerine getirilecektir.

 

2. ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERDE TEMSİL

Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere anonim şirketlerde yönetim kuruluna, limited şirketlerde müdür(ler)e aittir.Yönetim kurulu/müdür(ler), temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin/müdürün temsil yetkisini haiz olması şarttır (TTK md. 370, 623). Kanun koyucu, yönetim kurulunun temsil yetkisinin tamamen üçüncü kişilere devredilmesine izin vermemiştir.

Bilindiği üzere, TTK’da ultra vires kuralı kaldırılmıştır. Ticaret şirketleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 48. maddesi çerçevesinde bütün haklardan yararlanabilmekte ve borçları üstlenebilmektedir.Dolayısıyla, artık şirketin hak ehliyetinin sınırını işletme konusu çizmemektedir. Bununla birlikteesas sözleşmenin konu hükmüne aykırı işlemlerle bu sınırın aşılması halinde şirketin rücu hakkı vardır. Şirketin, imza yetkilisine rücu edeceği veya edemeyeceğine ilişkin sınırı ise şirketin amacı ve işletme konusu belirleyecektir.[2]Nitekim anılan Kanunun 371/I. maddesinde “Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücu hakkı saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

Temsile yetkili olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı işlemler de şirketi bağlayacaktır ve üçüncü kişiye karşı şirket sorumludur. Bu kuralın istisnası ise üçüncü kişinin, işlemin işletme konusu dışında bulunduğunu bildiğinin veya durumun gereğinden bilebilecek durumda bulunduğunun ispat edilmesidir. Bu durumda yapılan işlem, şirketi bağlamayacaktır. Şirket esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı açısından, tek başına yeterli değildir. Bunun yanında temsile yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur;ancak şirketin rücu hakkı saklıdır. Ayrıca temsile yetkili kişiler tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul kararına aykırı olması, iyi niyet sahibi üçüncü kişilerin o işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel oluşturmayacaktır.

Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler, şirketin unvanı altında imza atarlar. Bu kişilerin imzaları, notere onaylatılır. Öte yandan temsile yetkili kişiler ve bunların temsil şekilleri, yönetim kurulu/müdür(ler) tarafından belirlenir. Bu karar notere onaylatılır ve onaylanmış suret, tescil ve ilan edilmek üzere ticaret siciline verilir (TTK md. 372, 373, 629).

 

3. TEMSİL YETKİSİNİN SINIRLANDIRILMASI

Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununda (ETTK) olduğu gibi TTK’da da temsil yetkisinin sınırlandırılmasına imkan sağlanmıştır. Bu hususta iki Kanun arasında en önemli, belki de tek fark konunun esas sözleşmede öngörülmesine ilişkindir. ETTK’ya göre temsil yetkisinin yönetim kurulu üyeleri arasında paylaştırılabilmesi için esas sözleşmede bu konunun düzenlenmesi şart iken, TTK’da mezkur şarta yer verilmemiştir. Bu kapsamdaTTK’nın 371/III. maddesinde;“Temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.”denilmektedir.Anılan hüküm bağlamında, anonim ve limited şirketlerde yöneticilerin temsil yetkisi “yer itibariyle” ve “birlikte temsil” ile sınırlandırılabilir.

Bahsi geçen sınırlandırmalara ilişkin yöntemleri açıklamadan önce ifade edelim ki, bunların dışında sermaye şirketlerinde konu ve miktar itibariyle temsil yetkisinin sınırlandırılması iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Böyle bir sınırlama ticaret siciline tescil edilemez. Fakat her nasılsa tescil edilmiş olsa dahi üçüncü kişilerin iyi niyetini ortadan kaldırmaz ve üçüncü kişilerin bunu bildiği veya bilebileceği kabul edilmez. Burada ticaret siciline güven ilkesi uygulanmaz. Üçüncü kişilerin müspet vukufu ispatlanırsa konu itibariyle sınırlama sadece o şahsa karşı geçerli olur. Örneğin, bir yönetim kurulu üyesinin/müdürün temsil yetkisinin 20.000 TL ile sınırlandırılarak tescil ve ilan edilmesine rağmen bu üyenin/müdürün üçüncü bir kişi ile 35.000 TL’lik işlem gerçekleştirmesi durumunda şirket, üçüncü kişiye karşı 20.000 TL ile değil 35.000 TL ile sorumlu olacaktır.[3] Öte yandan içerik itibariyletemsil yetkisinin sınırlandırılması[4] iç ilişkide hüküm ifade eder ve bu temsil yetkisine sahip olanlar için bir talimat niteliği taşır. Buna aykırı hareketle sınırlamayı aşan yöneticinin kişisel olarak şirkete karşı sorumluluğu gündeme gelir. Bu durumda, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı şirket sorumlu olur; ancak daha sonra bu sınır ihlal eden yönetim kurulu üyesine/müdüre rücu edilebilir.[5]

Temsil yetkisinin sınırlandırılması, kanundan doğan sınırlama değil, aksine temsil yetkisinin tüzel kişinin kendi iradesiyle yaptığı sınırlamadır.[6]Yetki devri yapılmadığı takdirde, TTK’nın 365. maddesi uyarınca, yönetim kurulunun tamamı anonim şirketi temsil ile yetkili ve görevlidir.

Öte yandan, TTK’da, limited şirketlerde müdürlerin temsil yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin özel hükümlere yer verilmiştir. Nitekim anılan Kanunun 630. maddesinde; genel kurulun, müdürün veya müdürlerin (…)temsil yetkisini sınırlayabileceği, her ortağın haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı ifade edilmiştir. Temsil yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin yöntemler aşağıda açıklanmıştır.

3.1. Yer İtibariyle Sınırlandırma

Yer itibariyle sınırlandırmada, her bir yönetici ancak yetkili olduğu şube veya yetkili olduğu merkez işlerine dair işlemlerde şirketi temsil edebilir.[7] Esas itibariyle yetkiye getirilen sınırlandırma, yetkili olunan yere ilişkin olmayıp, bu yere ait işlemlerdir. Temsil yetkisi belirli bir şubenin işleriyle sınırlandırılan yönetici, başka bir şubeyi veya merkezi temsil edemez. Aynı şekilde temsil yetkisi merkez işleriyle sınırlandırılan bir yöneticinin de şubeyi/şubeleri temsil etme yetkisi yoktur.

TTK’da şubenin tanımına yer verilmemiştir. Bununla birlikte, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun[8] 9/II. maddesi ile Ticaret Sicili Yönetmeliğinin[9] 118/I. maddesinde şube ibaresi tanımlanmıştır. Anılan hükümlerde şubenin tanımı;bir ticari işletmeye bağlı olup ister merkezinin bulunduğu sicil çevresi içerisinde isterse başka bir sicil çevresi içinde olsun, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kendi başına sınai veya ticari faaliyetin yürütüldüğü yerler ve satış mağazaları”şeklindedir. Bahsi geçen tanım kapsamında şubelerin iki temel özelliği merkeze bağlı olmalarıve dış ilişkide bağımsız olmalarıdır. Şubeler, her türlü işlemini merkezden aldığı yetkiye istinaden yapar. Merkezden yetki almaksızın kendi nam ve hesabına işlem yapan yerler şube değil, ayrı bir ticari işletmedir.Temsil yetkisi, kanunen şube sayılmayan mağaza, irtibat bürosu, satış mahalli ya da coğrafi bir bölge ile sınırlandırılamaz. Hukuken şube sayılmayan durumlarda temsil yetkisinin sınırlandırılması, iyi niyetli üçüncü kişiler hakkında hüküm doğurmaz.

Anonim ve limited şirketlerin ticari, hukuki ve idari işlemleri, kural olarak şirket merkezinde yürütülür. Ayrıca şirket merkezinin esas sözleşmede gösterilmesi zorunludur. Daha çok, gelişmiş ve şubelere ayrılmış anonim ve limited şirketler açısından önem taşıyan bu sınırlandırma ile şube temsilcilerinin ve bunların sorumluluklarının kolayca öğrenilmesine imkan sağlanmıştır. Yönetim kurulunun/müdürlerin temsil yetkisi yer itibariyle sınırlandırılmazsa fazla sayıda şubesi olan şirketlerde özellikle bankalarda, ya temsil imkansızlığı ya da sıkı şekilde merkezden temsil söz konusu olacaktır.[10]

3.2. Birlikte Temsil ile Sınırlandırma

Önceki bölümde belirtildiği üzere, anonim şirketler yönetim kurulu, limited şirketler de müdürler tarafından yönetilir ve temsil olunur (TTK md. 365). Üyelerden bazılarının temsil yetkisi, birlikte temsil şartıyla sınırlandırılabilir. Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa anonim ve limited şirketin temsilinde çift imza kuralı geçerlidir. Ancak, birlikte temsil ile sınırlandırma, kanuni temsil usulü olan çift imza kuralından farklıdır.[11] Nitekim anonim ve limitedşirketlerde birlikte temsil usulü çeşitli şekillerde kararlaştırılabilir. Birlikte temsil usulünde bazı üyelerin diğer üyelerle birleşerek veya tüm üyelerin şirketi hep birlikte ya da her üyenin tek başına şirketi temsil edeceği kararlaştırılabilir. Birlikte temsil usulünde birlikte ve tek başına temsil yan yana ve bir arada bulunabilir. Bazı üyeler şirketi tek başına temsil edebilirken, diğerlerinin birlikte temsili şart koşulabilir. Örneğin A, B, C, D ve E’den oluşan bir yönetim kurulunda, A’nın şirketi tek başına, B’nin C ile, D’nin ise E ile şirketi birlikte temsil edeceği kararlaştırılabilir. Yine şahıs gösterilmeksizin üyelerden ikisinin veya üçünün birlikte temsili şart koşulabilir.[12]Bu durumda belirtilen adet ve şekilde katılım gerçekleşmedikçe şirket, yapılan işlemle bağlı olmaz. Ancak şirket sonradan yapılan işleme icazet verebilir.

Diğer taraftan temsilcilerin aynı anda hareket etmesi zorunlu değildir. Bunların bir husustaki rızalarını, önce birinin sonra diğerinin farklı zamanlarda açıklaması mümkündür.[13]Birlikte temsilde üyelerden biri, diğerinin yaptığı işleme iştirak etmezse, yapılan işlem ancak diğer temsilcinin icazet vermesi halinde geçerlilik kazanır. İcazet anına kadar yapılan işlem askıdadır.

 

4. SINIRLANDIRMAYA İLİŞKİN KARARIN TESCİL VE İLANI

Temsil yetkisinde yapılan sınırlandırmanın üçüncü kişilere karşı hüküm ifade edebilmesi için bu işlemin ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi şarttır. Sınırlandırma için tescil tek başına yeterli olmayıp, ilan da edilmiş olmalıdır (TTK md. 371/III). Bu durumda yapılan sınırlandırma herkes için bağlayıcı ve geçerli olur.Öyle ki, ticaret sicilinin olumlu etkisi gereğince üçüncü kişilerin, kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan temsil yetkisinin sınırlandırılmasına ilişkin sicil kayıtlarını bilmediklerine dair iddiaları dinlenmez. Ancak sicilin olumsuz etkisi uyarınca, yöneticilerin temsil yetkisinin sınırlandırılması, tescil veya ilan edilmemişse, bu işlem ancak bunu bildikleri veya bilmeleri gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir. Bu durumun ispat edilmesi şarttır.

Tescil talebi, yönetim kurulu/müdürler tarafından şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticareti sicil müdürlüğüne yapılır. Başvuruda yönetim kurulu/müdür, temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararın noterce onaylanmış suretini, tescil ve ilan edilmek üzere ticaret siciline verir. Eğer ki, yöneticilerin temsil yetkisi, şirket merkezinin bağlı bulunduğu sicil müdürlüğünden farklı bir sicil müdürlüğüne bağlı bir şubeyi temsille sınırlandırılmışsa, merkezin sicil kaydına gönderme yapılarak tescil bu sicil müdürlüğünde yapılır. Öte yandan, birlikte temsil ile sınırlandırma yapıldığında, bu işlem şirket merkezinin bağlı bulunduğu sicil müdürlüğünde tescil yapılmasının yanında, şubelerin bulundukları yerinticaret siciline de tescil edilir.

 

5. SONUÇ

Anonim şirketlerde yönetim kurulunun ve limited şirketlerde müdürlerin iki temel görevi, şirketi idare ve temsil etmektir. Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu/müdürler tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere anonim şirketlerde yönetim kuruluna, limited şirketlerde müdürlere aittir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre yönetim kurulunun/müdürlerin temsil yetkisinin devredilmesi ve sınırlandırılması mümkündür. TTK’datemsil yetkisinin iki halde sınırlandırılabileceği öngörülmüştür.Geçerli olan sınırlandırma, “yer itibariyle” ve “birlikte temsil” ile olur.

Yer itibariyle sınırlandırmada, her bir yönetici ancak yetkili olduğu şube veya yetkili olduğu merkez işlerine dair işlemlerde şirketi temsil edebilir. Temsil yetkisi belirli bir şubenin işleriyle sınırlandırılan yönetici, başka bir şubeyi veya merkezi temsil edemez. Aynı şekilde temsil yetkisi merkez işleriyle sınırlandırılan bir yöneticinin de şubeyi/şubeleri temsil etme yetkisi yoktur. Birlikte temsil ise çift imza kuralından farklıdır. Birlikte temsil usulünde bazı üyelerin diğer üyelerle birleşerek veya tüm üyelerin şirketi hep birlikte ya da her üyenin tek başına şirketi temsil edeceği kararlaştırılabilir.

Temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırmalar üçüncü kişiler hakkında geçerlidir. Bunların dışında kalan örneğinkonu ve miktar itibariyle yapılan sınırlandırmalar iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez. Temsil yetkisinin sınırlandırılması, ancak ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi halinde geçerlidir.

 

[1] 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 14.02.2011 tarihli, 27846 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

[2]Türk Ticaret Kanunu Tasarısı Adalet Komis­yonu Raporu, Esas No:1/324, S.Sayısı:96

[3] Sami Karahan ve İbrahim Arslan, Şirketler Hukuku, Mimoza Yayınları, 2012 Konya, s.405-406.

[4] İçerik itibariyle temsile yetkili olma, bazı üyelerin pazarlama, bazı üyelerin teknik, bazı üyelerin de personel gibi konularda temsile yetkili olması şeklinde ifade edilebilir.

[5] Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, s.431.

[6] Hasan Pulaşlı, a.g.e., s.431.

[7] Hasan Bağrıaçık, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulunun Temsil Yetkisinin Sınırlandırılması, Anadolu Üniversitesi SBE, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir 2001, s.39.

[8]5174 sayılı Kanun, 01.06.2004 tarihli ve 25479 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[9]Ticaret Sicili Yönetmeliği, 27.01.2013 tarihli ve 28541 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[10] İbrahim Aslan, Anonim Şirketlerde Yönetim Yetkisinin Sınırlandırılması, Konya 1994, s.65.

[11]Mehmet Helvacı, Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Üyesinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 1995, s.67.

[12]Hasan Bağrıaçık, a.g.t., s.41.

[13]Ünal Tekinalp, Reha Poroy, Ersin Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatifler Hukuku, İstanbul 2000, s.113.