Sosyal Denge Tazminatı Nedir? Gelir Vergisi Kesintisi Yapılabilir Mi?

Sosyal Güvenlik - Personel Personel Mevzuatı
Sosyal Denge Tazminatı Nedir? Gelir Vergisi Kesintisi Yapılabilir mi?
Özeti :

Makalemizde yasal mevzuata kavuşan eskiden sosyal denge sözleşmesi olarak bilinen toplu sözleşmeler ile ödenen sosyal denge ödemesinin (tazminatı) gelir vergisi boyutu hakkında bilgi verilecek ve yapılan hatalı bir uygulamadan bahsedilecektir.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

SOSYAL DENGE TAZMİNATINDAN GELİR VERGİSİ KESİNTİSİ

1.GİRİŞ

01.06.2012 tarihli ve 28310 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yerel Yönetim Koluna ilişkin "Mali ve Sosyal Haklara Dair Toplu Sözleşme" nin 5 inci maddesine istinaden mahalli idarelerde çalışan memur ve sözleşmeli personelin mali ve sosyal haklarını belirlemek üzere yürütülen toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda idare ve yetkili sendikanın mutabık kalması durumunda taraflarca imzalanan sözleşme olarak tanımlanan toplu sözleşme ile memurlara belli sınırlar dahilinde sosyal denge tazminatı ödemesi yapılmaktadır.

2.SOSYAL DENGE TAZMİNATI

Mahalli idarelerde yapılacak toplu sözleşme ve buna bağlı olarak ödenecek sosyal denge tazminatı ile ilgili olarak, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu Sözleşme Kanunu temel kanundur.

Bu kanunun “Mahalli İdarelerde Sözleşme İmzalanması” başlıklı 32 nci maddesinde aynen;[1]

“27.06.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 15 inci maddesi hükümleri çerçevesinde sosyal denge tazminatının ödenmesine belediyelerde belediye başkanının teklifi üzerine belediye meclisince, il özel idaresinde valinin teklifi üzerine il genel meclisince karar verilmesi halinde, sözleşme döneminde verilecek sosyal denge tazminatı tutarını belirlemek üzere ilgili mahalli idarede en çok üyeye sahip sendikanın genel başkanı veya sendika yönetim kurulu tarafından yetkilendirilecek bir temsilcisi ile belediyelerde belediye başkanı, il özel idaresinde vali arasında toplu sözleşme sürecinin tamamlanmasını izleyen üç ay içerisinde sözleşme yapılabilir. Bu sözleşme bu Kanunun uygulanması bakımından toplu sözleşme sayılmaz ve bu kapsamda Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurulamaz.

Yapılacak sözleşme, toplu sözleşme dönemi ile sınırlı olarak uygulanır ve sözleşme süresi hiçbir şekilde izleyen mahalli idareler genel seçimi tarihini geçemez. Mahalli idareler genel seçim tarihini izleyen üç ay içerisinde de toplu sözleşme dönemiyle sınırlı olmak üzere sözleşme yapılabilir. Bu sözleşmeye dayanılarak yapılan ödemeler kazanılmış hak sayılmaz.

İlgili mahalli idarenin; vadesi geçmiş vergi, sosyal güvenlik primi ile Hazine Müsteşarlığına olan borç toplamının gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin yüzde onunu aşması, ödeme süresi geçtiği halde ödenmemiş aylık ve ücret borcu bulunması veya gerçekleşen en son yıla ilişkin toplam personel giderinin, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin belediyelerde yüzde otuzunu, il özel idaresinde yüzde yirmibeşini aşması hallerinde bu madde kapsamında sözleşme yapılamaz. Sözleşmenin yapılmasından sonra bu koşulların oluşması durumunda mevcut sözleşme kendiliğinden hükümsüz kalır.” Hükmü yer almaktadır.

Ayrıca 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek Madde 15 inci maddesinde, “Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine sosyal denge tazminatı ödenebilir. Sosyal denge tazminatının ödenebilecek aylık tutarı, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununa göre yapılan toplu sözleşmede belirlenen tavan tutarı geçmemek üzere ilgili belediye ve il özel idaresi ile ilgili belediye ve il özel idaresinde en çok üyeye sahip kamu görevlileri sendikası arasında anılan Kanunda öngörülen hükümler çerçevesinde yapılabilecek sözleşmeyle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca 01.06.2012 tarihli ve 28310 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Yerel Yönetim Hizmet Koluna İlişkin Mali Ve Sosyal Haklara Dair Toplu Sözleşmenin “Toplu Sözleşme Hükümleri” başlıklı ikinci bölümünün “Sosyal denge tazminatı” başlıklı 5 inci maddesinde aynen;

Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile il özel idarelerinin kadro ve pozisyonlarında istihdam edilen kamu görevlilerine, 4688 sayılı Kanunun 32 nci maddesinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde ödenebilecek sosyal denge tazminatı aylık tavan tutarı en yüksek Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) %100'üdür. Sosyal denge tazminatının verilmesi yönünde yapılabilecek sözleşmelerde, tavan tutarı aşmamak kaydıyla ödenebilecek tazminatın aylık tutarı, görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, kadro veya görev unvanı ile derecesi gibi kriterlere göre farklı olarak belirlenebilir.” hükmü yer almıştır.                                                    

Bu mevzuat hükümleri çerçevesinde 4688 sayılı kanun ve 375 sayılı KHK da ve bunlara dayanılarak yapılacak toplu sözleşmede, mevzuatta belirlenerek üst sınırı çizilmiş olan sosyal denge tazminatı ödemesinin yapılabileceği anlaşılmaktadır.

 

3. SOSYAL DENGE TAZMİNATINDAN GELİR VERGİSİ KESİNTİSİ

1982 Anayasasının 73 üncü maddesi “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir, kaldırılır.” düzenlemesini içermekte olup öğreti ve uygulamada verginin yasallığı ilkesi olarak adlandırılan bu ilke vergi, resim, harç ve benzeri kamusal erke dayalı bütün yükümlülüklerin yasayla düzenlenmesi zorunluluğunu öngörmektedir. Bu bağlamda kanun koyucu kanunla sadece konusunu belli ederek bir mali mükellefiyetin alınmasına izin vermesi “verginin yasallığı ilkesi” gereği yeterli bulunmamakta olup aynı zamanda o kanunun mükellefiyeti, matrah ve oranları, tarh ve tahakkuku, tahsil usulleri, müeyyideleri, zamanaşımı, vergiden istisna ve muafiyet konularının gibi çeşitli yönlerini de düzenlemesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Verginin yasallığı gereği gelirler üzerinden alınacak vergiler için 31.12.1960 tarih ve 193 sayılı Gelir Vergisi kanunu çıkartılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesi gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tabi olduğunu, 2 nci maddesi gelirin unsurlarını, 3 üncü maddesinin ilk fıkrası ise Türkiye'de yerleşmiş olan gerçek kişilerin Türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirileceğini hükme bağlamıştır.

Gelir Vergisi Kanunu bütün gelirleri kapsama aldıktan sonra 23 ve 25 inci maddelerinde gelir vergisinden istisna edilecek ücretler ile ücret sayılan ödemeler belirlenmiştir. Bununla birlikte bazı ödemelerde ilgili kanunlarına istinaden gelir vergisinden istisna tutulmuştur.

Kanunun 61 inci maddesinde; ücretin, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler olduğu, ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun, 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılarak ödemenin yapılması gerekmektedir.

Anayasa olmak üzere mezkur kanunlara göre verginin konusu ve istisnası kanundan kaynaklanmakta bunun dışında herhangi bir şekilde mevcut vergiye istisna uygulanamamaktadır.

Başta Anayasamızdaki verginin yasallığı, Gelir Vergisi Kanunu ile sosyal denge tazminatına dayanak olan ilgili kanunların ışığında, mevzuattan kaynaklanmayan bir şekilde yani idari bir kararı ile Sosyal denge tazminatı adı altında personele yapılan ödeme, ücret niteliğinde olduğundan ve gelir vergisi kanununun ücretlerde istisnaları sayarak açıklayan 23-30. Madde hükümlerinde Sosyal Denge tazminatına yer verilmediği veya sayılmadığından ve sosyal dengeyi düzenleyen mevzuatta gelir vergisinden istisna durumunu düzenleyen bir hüküm bulunmadığından, bu ödemelerden gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

 

4.HATALI BİR UYGULAMA

“X” Belediyesi ile “Y” Sendikası arasında imzalanan toplu sözleşmesinde memurlara ve sözleşmeli personel sosyal denge ödemesi öngörülmüştür.

Sözleşmenin Mali Haklar başlıklı altıncı bölümünün 23 üncü maddesinde “İyileştirme Zammı” başlıklı maddesi hükmüne göre;

a) Memurlara 666 sayılı KHK’nin ekli (I) sayılı cetvelinde yer alan ek ödeme puanlarına 33 ek ödeme puanı eklenir.

b) sözleşmeli personele de 10/01/2012 tarihli ve 28169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2012/2665 sayılı Sözleşmeli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Bakanlar Kurulu Kararda sözleşmeli personel ek ödeme oranları cetvelinde yer alan pozisyon unvanlarına karşılık gelen ek ödeme puanlarına 33 ek ödeme puanı eklenir. c) Ay içerisinde cumartesi Pazar ve resmi tatil günlerinde çalışan personele çalıştığı gün kadar izin verilir. İzin verilmememsi durumunda her gün için ek ödeme puanına 10 puan eklenir.”

“X” Belediyesinde memur ve sözleşmeli personele yapılan sosyal denge ödemesi, personelin ek ödeme oranları cetvelinde yer alan pozisyon unvanlarına karşılık gelen ek ödeme puanlarına “33 ek ödeme puanı” eklenerek yapılmıştır. Ancak memurlara ve sözleşmeli personele mevzuatı çerçevesinde yapılan ek ödemeden kanunen damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmamaktadır. Bunu sonucunda da ek ödemenin içinde yer alan ve zimmi olarak yapılan sosyal denge ödemesinden de damga vergisi hariç herhangi bir kesinti yapılmamıştır. Kanunla getirilen bir verginin matrahına dahil olması gereken bir ücret unsuru, kanunen vergiden istisna edilen başka bir ücret unsuruna eklenerek ödenmiştir. Toplu sözleşme hükümlerine göre ödenen ücret niteliğindeki sosyal denge ödemesinin, vergiden istisna olan ek ödemeye eklenerek ödenmesi sonucu sosyal denge ödemesinden gelir vergisi kesintisinin yapılmadığı anlaşılmıştır.

5.SONUÇ

Buna göre,   mahalli idarelerde çalışan memur ve sözleşmeli personele toplu sözleşmeye istinaden ödenecek sosyal denge tazminatlarına ilişkin olarak 4688 sayılı Kanun, Gelir Vergisi Kanunu ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede herhangi bir istisna hükmüne yer verilmediğinden, bahse konu ödemelerin ücret sayılarak, Gelir Vergisi Kanununun 61, 63, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri kapsamında gelir vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Bununla birlikte yukarıdaki hatalı uygulamada olduğu gibi, gelir vergisi kanununda ve kendi kanununda ücretin bir unsuru olan sosyal denge tazminatının gelir vergisinden istisna zam veya tazminat gibi bir ücret unsurunun içine gizlenerek ödenmesi, sosyal denge tazminatının mahiyetini değiştirmeyecek ve gelir vergisi kesintisi yapılmasının engellemeyecektir. Bu hususa dikkate edilmemesi mahalli idarelerde çalışan uygulayıcılar açısından mali sorumluluk doğuracaktır.

 

[1] 04.04.2012 tarihli ve 6289 sayılı Kanunun 22. md. İle değişik