Kamu Mallarının Alternatif Değerlendirme Usulleri, Yöntemleri

İhale (Ortak-Diğer) Harcama ve Sözleşme Hukuku
Kamu Mallarının Alternatif Değerlendirme Usulleri, Yöntemleri
Özeti :

Bu makalede, devlet mallarının değerlendirme yöntemlerinden geleneksel değerlendirme yöntemlerinin kısa bir eleştirisi yapılarak, alternatif değerlendirme yöntemleri üzerinde durulacaktır.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

DEVLET MALLARININ ALTERNATİF DEĞERELENDİRME YÖNTEMLERİ (MALİ HUKUK SAYI: 154, TEMMUZ-AĞUSTOS 2011)

 

GİRİŞ

Türkiye`de önemli ölçüde Devlet malı bulunmaktadır. Söz konusu malvarlığı potansiyelinin başında devlete ait araziler gelmektedir. Osmanlı toprak sisteminin (miri arazi rejimi) bir sonucu olarak, mülkiyet anlamında tamamı devlete ait bu araziler olduğu gibi bütünüyle Türkiye Cumhuriyeti`ne intikal etmiştir. Türkiye`nin yüzölçümünün %45ì Devletin hüküm ve tasarrufundaki (kamu) mallarından, %8,5`i Hazinenin özel mülkiyetindeki (tapulu) mallardan oluşmaktadır. Diğer kamu kurumlarının özel mülkiyetine dahil yerleri de dikkate aldığımızda Türkiye yüzölçümünün yaklaşık % 60`ı mülkiyet veya kullanım açısından Devletin kontrolündedir.

Söz konusu potansiyele karşın, Devlet mallarından elde edilen gelirler, bütçe gelirleri içerisinde çok önemsiz bir düzeyde bulunmaktadır.

Bu makalede, devlet mallarının değerlendirme yöntemlerinden geleneksel değerlendirme yöntemlerinin kısa bir eleştirisi yapılarak, alternatif değerlendirme yöntemleri üzerinde durulacaktır.

 

A.GELENEKSEL DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ

Ülkemizde Devlet malları öteden beri, satış, kira, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni verilmesi ve ecri misil gibi yöntemlerle değerlendirilmektedir. Bu yöntemler kısaca aşağıda ele alınacaktır.

 

1. Satış

Devlet malları, öteden beri, esas itibariyle finansal amaçlı olarak, bazen de iktisadi ve sosyal amaçlı olarak satış yöntemi ile değerlendirilmektedir. Finansal amaçlı satış işlemi 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa göre ya da özel amaçlı çıkarılan kanunlarla (4706 sayılı Kanun gibi) satılmaktadır. Bazen de belirli kişi veya sektörlerin teşviki amacıyla iktisadi ve sosyal amaçlı satışlar yapılmaktadır.

Satış ancak Devletin özel malları için geçerli olup, kamu malları (Devlet`in hüküm ve tasarrufundaki yerler) satılamamaktadır.

Mevcut uygulamada, yapılan satışların plansız ve programsız olması ve satış mevzuatının son derece dağınık ve karmaşık olması yüzünden, öngörülen satış hasılatına ulaşılamamaktadır.

Diğer taraftan “2/B” olarak bilinen orman vasfını kaybetmiş alanların, hukuki durumunun çözümlenememesi nedeniyle satışı yapılamamaktadır. Bu durumun çözüme kavuşturulması elzem bulunmaktadır(1).

 

2. Kiraya Verme

Devlet malları, Borçlar Kanunu ve Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanunun genel hükümleri yanında, Devlet İhale Kanunu, Kamu Konutları Kanunu ve 2863, 3083, 2565, 7269 sayılı Kanunlarla kiraya verilmektedir.

Kiraya verme süresinin, 15 yıla kadar uzun tutulması ve bedellerinin gerçekçi olmaması yüzünden öngörülen hasılat temin edilememektedir. Devlet mallarının maktu bir bedelle kiraya verilmesi yerine hasılat paylaşımına dayalı bir sistemin hayata geçirilmesi bu noktada önemli sayılmalıdır(2).

 

3. İrtifak Hakkı Tesisi

Devletin kamu malları (ormanlar hariç) tapuya tescil edilmediğinden, üzerinde irtifak hakkı tesisi mümkün değildir. Bu itibarla ancak, Devletin özel malları üzerinde irtifak hakkı tesis edilebilir.

İrtifak hakkı tesisleri, daha ziyade, eğitim, sağlık, kültür ve turizm amaçlı yapılmaktadır. Ne var ki süresi de 50 yıla kadar uzadığından Devletin mali amaçlarına hizmet edememektedir.

 

4. Kullanma İzni Verilmesi

İrtifak hakkı tesisine konu edilemeyen devletin kamu malları, kullanma izni verilmesi yöntemiyle değerlendirilebilmektedir.

Kullanma izni verilmesi işlemeleri, 2886 Sayılı Kanunda düzenlenmemiş olmakla birlikte, Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 75-80. maddeleri ile 324 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğine göre yürütülmektedir (4).

Devlet mallarının irtifak hakkı tesisi yöntemiyle değerlendirilmesine yönelik olumsuzluklar, kullanma hakkı verilmesinde de geçerli bulunmaktadır.

 

5. Ecrimisil

Hazine Taşınmalarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 4/d maddesine göre ecrimisil, taşınmaz malların idarenin izni dışında gerçek veya tüzel kişilerce işgal veya tasarruf edilmesi sebebiyle, işgalcinin kusuruna ve zarara bakılmaksızın idarece talep edilen tazminattır.

Ecrimisil uygulaması devletin malına sahip olamamasının bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır. Ecrimisil uygulaması, kanunsuzluğa meşruiyet kazandırmanın bir ürünüdür. Tahsil olunan bedeller ise son derece yetersizdir. Bu itibarla Devletin malına sahip çıkarak, ecrimisil uygulamasına son vermesi gerekmektedir(5).

 

6. Diğer Yöntemler

Devlet malları yukarıda özetlenenler dışında bir takım geleneksel değerleme yöntemleri ile de değerlendirilmektedir. Bu yöntemler doğrudan finansman desteği sağlamadıkları için ihmal edilmiştir. Arsa karşılığı kat edinilmesi, bedelsiz devir ve terk işlemleri ile tahsis uygulaması bu yöntemlerden bazılarıdır.

Devlet mallarının geleneksel yöntemlerle değerlendirilmesi sonucu 2010 yılında sağlanan gelirlerin genel bütçe gelirine oranı aşağıda görülmektedir(6).

Taşınmaz mal Gelirleri               Genel Bütçe Gelirleri                    Oranı

1.266.334.000.-TL                   246.141.713.000. -TL                    0,005

Önemli ölçüde kamu malvarlığına sahip ülkemizde bu oranın çok düşük olduğu aşikardır. Bunun artırılması noktasında, alternatif değerlendirme yöntemlerinin devreye sokulması gerekmektedir.

 

B. ALTERNATİF DEĞERLENDİRME YÖNTEMLERİ

Devlet mallarının geleneksel yöntemlerle değerlendirilmesi sonucunda elde edilen gelirler, mevcut potansiyel ile mütenasip değildir. Bu itibarla yeni yöntemler geliştirmek veya geliştirilen modelleri devreye sokmak gerekmektedir. Bu yöntem veya modeller aşağıda özetle açıklanmıştır.

 

1. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO)

a. Mahiyeti

Gayrimenkul yatırım ortaklığı, Sermaye Piyasası Kurulunun Seri:6,Sıra:11 numaralı tebliğine göre gayrimenkullere, gayrimenkullere dayalı sermaye piyasası araçlarına, gayrimenkul projelerine, gayrimenkule dayalı haklara ve sermaye piyasası araçlarına yatırım yapabilen, belirli projeleri gerçekleştirmek üzere adi ortaklık kurabilen sermaye piyasası kurumudur.

Bunlar halka açık şirketler olduğundan gayrimenkul sertifikalarını, konut kredileri karşılığında ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetleri ve benzeri menkul kıymetleri alıp satabilirler.

Gayrimenkul yatırım ortaklıklarının, diğer gayrimenkul şirketlerine göre daha likit olmaları, mülkiyeti tabana yaymaları, teknoloji ve sermaye girişine zemin hazırlamaları, sermaye piyasalarına paralel, gayrimenkul piyasalarının gelişimine öncülük etmeleri ve çarpık kentleşmeyi önlemeleri gibi avantajları bulunmaktadır(7).

 

b. Devlet Mallarının GYO ile Değerlendirilmesi

Bu yöntemle ekonomik değeri yüksek Hazine arazileri ile sosyal tesislerin halka açılması ve menkul kıymetleştirilmesi imkan dahilindedir.

Esasen Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Yönetmeliğinde, TOKİ`nin gerçek ve tüzel kişilerle gayrimenkul yatırım ortaklıkları kurması mümkün bulunmaktadır.

Hazine arazilerinin ve benzer Devlet mallarının GYO ile değerlendirilmesinde iki çözüm yolu bulunmaktadır. Birisi, bunların mülkiyetinin TOKİ kararıyla gayrimenkul yatırım ortaklıklarına devredilmesi, diğeri de bu mallar üzerinde bir gayrimenkul yatırım ortaklığı lehine irtifak hakkı kurularak portföye dahil edilmeleridir(8).

 

2. Yapı – İşlet – Devret (YİD) Modeli

a. Mahiyeti

Yap-işlet-devret modeli, bir kamu hizmetinin kamu kurum ve kuruluşları ile ulusal veya uluslar arası özel teşebbüs arasında yapılan bir idari sözleşme çerçevesinde, sermayesi, kar ve zararı ile tüm masrafları yüklenici tarafından belli bir süre işletilmesi sonucunda yatırılan sermayenin ve belli bir karın/zararın elde edilmesi ve sözleşmede belirtilen sürede tesisin işler vaziyette her türlü taahhüt ve borçtan arındırılmış olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına devir ve teslimini sağlayan kamusal yatırım ve finansman yöntemidir (9).

Model, iki taraflı bir sözleşme olup, Türk Hukuk Sistemine 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin YİD modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun`la girmiş olup, süresi 49 yıl olarak belirlenmiştir.

Modelin, iç tasarrufların artırılması, ileri teknoloji sağlaması, yabancı kaynak girişine imkan vermesi, dış borçların azaltılmasına yardımcı olması, üretime ve istihdama olumlu katkıları noktasında avantajları söz konusudur (10).

 

b. Devlet Mallarının YİD Modeli ile Değerlendirilmesi

YİD modeline göre değerlendirilecek Devlet malları, Kıyı Kanunundaki istisnalar bir tarafa bırakılırsa Devletin özel mallarıdır. Bu çerçevede, termik, hidroelektrik ve nükleer santraller, oto yollar, su, doğalgaz ve enerji şebekelerinin tesisi bu modele uygun yatırımlardır.

Bu modelle, Devletin Kamu mallarından genel suları kullanılarak yatırım yapılabilir. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin kıyı zenginliği gerek turistik açıdan, gerekse ticari açıdan önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Kıyılarda deniz taşımacılığı ve gemi endüstrisi, dış ticaret, turizm, dalyanlar ve limanlar bu modele uygun sektörlerdir (11). Yenilebilir enerji kaynakları arasında bulunan, rüzgar ve güneş enerji sistemleri de bu modele uygun yatırım alanlarıdır.

 

3. İşletme Hakkı Devri (İHD)

a. Mahiyeti

İşletme Hakkı Devri, iki taraflı bir sözleşme olmakla birlikte Borçlar Kanununda yer almamaktadır.

İHD, 2983 sayılı Tasarrufların Teşviki ve Kamu Yatırımlarının Hızlandırılması Hakkında Kanunun 3/e maddesine göre, kamu iktisadi kuruluşları ile iktisadi devlet teşekküllerine ait müessese, işletme ve bağlı ortaklıklarının belirli süre ve şartlar dahilinde gerçek ve tüzel kişilerce işletilmesini ve varsa mamullerinin pazarlanmasını ve dağıtımını ifade etmektedir.

İHD, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine Dair Kanunun 18/A-c maddesine göre ise, kuruluşların bir bütün veya aktiflerindeki mal ve hizmet üretim birimlerinin mülkiyet hakkı saklı kalmak kaydıyla bedeli karşılığında belli süre ve şartlarla işletilmesi hakkının verilmesini ifade etmektedir.

2983 sayılı Kanun KİT`lerin, 4046 sayılı Kanun ise diğer kamu kurumlarının( döner sermayeli işletmeler dahil) mal ve tesislerini kapsamaktadır.

 

b. Devlet Mallarının İHD ile Değerlendirilmesi

Bu yöntemle değerlendirilecek Devletin Kamu malları arasında kıyılarda inşa edilecek tersane, gemi söküm yeri, liman, iskele, dalyanlarla voli ve çekek yerleri bulunmaktadır. Ayrıca otoyollar, köprüler ve otoparklar bu yönteme uygun yerlerdir. Bunların yanında, gsm hatları, telsiz frekansları, hava sahası da bu yöntemle değerlendirilebilecek kamusal alanlardır. Keza stadyum ve spor salonları da bu çerçevede zikredilebilecek mallardır.

Bu yönteme uygun Devletin özel malları arasında DSİ `nin mülkiyetindeki baraj, gölet ve su ürünü üretim yerleri ile vakıflar Genel Müdürlüğünün, çarşı, han ve dükkanları, Sosyal Güvenlik Kurumunun mülkleri bulunmaktadır (12).

 

4. Gelir Ortaklığı Senedi (GOS)

a. Mahiyeti

GOS, 2983 sayılı Kanunun 3/c maddesine göre, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına (KİT`ler dahil) ait tesislerin gelirlerine gerçek ve tüzel kişilerin ortak olması için çıkarılan menkul kıymetlerdir.

GOS ihracı uygulamasına ilk kez 1983 yılında Boğaz Köprüsü için çıkarılan senetlerle başlanmış, bunu 1985 yılında Keban Barajı için çıkarılan senetler izlemiştir (13).

Bu uygulamalar Kamu Ortaklığı idaresince yürütülmüş olup; 4046 sayılı Kanunla kaldırılınca, GOS uygulaması da son bulmuştur.

Sisteme yeniden işlerlik kazandırılması için GOS ihracı müessesinin ya 2886 sayılı Kanun, ya da 4046 sayılı Kanun kapsamına alınması gerekir.

 

b. Devlet Mallarının GOS İhracı ile Değerlendirilmesi

GOS ihracı ile değerlendirilebilecek Devletin kamu malları arasında, otoyollar, köprüler, demir ve deniz yolları, stadyumlar, terminal ve havaalanları gibi altyapı tesisleri vardır.

Bu yöntemle değerlendirilebilecek Devlet`in özel malları ise, hidroelektrik ve termik santraller, sosyal tesisler, özel bütçeli kuruluşlara ait gelir getiren mülkler bulunmaktadır.

 

5. Kira Sertifikası İhracı

a. Mahiyeti

Kira sertifikası, faizsiz bankacılık ilkesine uygunluğu nedeniyle, İslami fon adıyla bilinen “sukuk-u icara” nın Türkçeleştirilmiş bir versiyonudur. İlk kez 1972 yılında Malezya`da uygulanmış olup, Arap ülkelerinde yaygınlaşmış, Avrupa ve ABD`de en fazla ilgi duyulan bir finansman enstrümanı haline gelmiştir.

Kamuya veya özel sektöre ait her türlü menkul veya gayrimenkullerle maddi olmayan varlıklar bir varlık kiralama şirketine devredilmekte, varlık kiralama şirketi de bu varlıkları aynı kuruluşlara kiraya vererek, edineceği kira karşılığında kira sertifikası ihraç ederek, bu senetleri satın alanlara kar payı ödemektedir. Kira süresi sonunda söz konusu mallar tekrar kaynak kuruluşa iade edilmektedir.

Sistemin Ülkemizde uygulanabilmesi için Sermaye Piyasası Kurulunun Seri: III, No:3 sayılı, Kira Sertifikasına ve Varlık kiralama Şirketlerine İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ`i 1.4.201O tarihli ve 27539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Ancak, henüz uygulamasına geçilmemiştir.

 

b. Devlet Mallarının Kira Sertifikası İhracı ile Değerlendirilmesi

Kira sertifikası ihracı ile değerlendirilebilecek Devlet`in Kamu malları arasında, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına ait hizmet binaları, Hükümet konakları gibi maddi yapılarla elektromanyetik alanlar bulunmaktadır. Bunun yanında maden ve memba suları, madenler, taş ocakları gibi yeraltı ve yerüstü kaynakları vardır (14). Bu yöntemle değerlendirilebilecek Devletin özel malları ise, Hazine arazileri, tapulu mülkler, gemiler, trenler ve uçaklardır.

Ancak, hem varlık kiralama şirketinin, hem de kaynak kuruluşun (A.Ş) şeklinde kurulması şartı nedeniyle, sistem ancak KİT`lerin mal varlıkları için uygulanabilir. Diğer Kamu Kurumları bu sistemden mevcut düzenleme nedeniyle yararlanamazlar.

Diğer taraftan devir işlemi, bir satış şeklinde mi, yoksa irtifak (kullanım) hakkı tesisi şeklinde mi olacak, bu da açık değildir.

 

6. Finansal Kiralama Yöntemi

a. Mahiyeti

Finansal kiralama, leasing kavramının anlamdaşı olarak dilimize geçmiştir. Leasing, İngilizce kökenli lease sözcüğünden türemiştir. Lease sözcüğü kiralama, kiraya verme gibi anlamlar taşır. Leasing, belirli bir süre için kiralayan ve kiracı arasında imzalanan ve üreticiden kiracı tarafından satın alınan bir malın mülkiyetini kiralayanda, kullanımını ise kiracıda bırakan bir sözleşme olup, malın mülkiyeti belirli bir kira ödemesi sonunda, sembolik bir bedelle kiracıya bırakılmaktadır (15).

Finansal kiralama ise 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununun 4. maddesinde şöyle tanımlanmıştır: kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü kişiden satın aldığı veya başka suretle temin ettiği bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere ve belli bir süre feshedilememek şartıyla kira bedeli karşılığında kiracıya bırakılmasını öngören bir sözleşmedir.

 

b. Devlet Mallarının Finansal Kiralama ile Değerlendirilmesi

Ülkemizde bu yöntemle, hem Devletin kamu malları, hem de özel malları değerlendirilebilir. Ancak bu konuda tek engel mevcuttur. Zira finansal kiralama şirketlerinin 3226 sayılı Kanuna göre A.Ş şeklinde kurulması zorunludur. Bu durumda ancak, KİT`ler finansal kiralama ile mallarını değerlendirebilirler.

Diğer kamu kurum ve kuruluşlarının bu yöntemle mallarını değerlendirebilmeleri için iki seçenek söz konusudur (16): Birisi, söz konusu kurum ve kuruluşların A.Ş şeklinde kurulma zorunluluğu dışına çıkarılması, Diğeri ise söz konusu kurum ve kuruluşların Vergi Usul Kanununa göre belirlenen kriterler çerçevesinde mallarını kiraya vermeleridir. Bu durumda bir mevzuat değişikliğine gerek bulunmamaktadır.

 

7. Devre-Mülk, Devre-Tatil Yöntemleri

a. Mahiyeti

Devre-mülk hakkı, teorik olarak bir meskene veya benzeri bir yapıya birden çok kişinin ortak olmasını, çoklu mülkiyet kavramını ifade eder. Tapuya tescille kurulur.

Devre tatil hakkı ise, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 6/B maddesine göre, en az üç yıl süre için yapılan bu süre zarfında, yılda bir haftadan az olmamak üzere bir veya birden fazla taşınmazın kullanım hakkının devri veya devir taahhüdünü içeren yazılı veya sözlü sözleşmedir. Bunun için Tapu kütüğüne tescil gerekmemektedir.

                              

b. Devlet Mallarının Devre-Mülk ve Devre-Tatil Yöntemleriyle Değerlendirilmesi

Devre-mülk yöntemiyle ancak Devlet`in özel malları değerlendirilebilir. Çünkü devre-mülk hakkı bir irtifak hakkı olarak tapuya tescille tesis edilebilir. Bundan dolayı tapulu Devlet malları için bu yöntem uygulanabilir. Bu çerçevede, sosyal tesisler, lojmanlar bu yönteme uygun Devlet mallarıdır.

Devre-tatil yöntemiyle, Devletin özel malları yanında Kamu malları da değerlendirilebilir. Zira bu yöntemde tapuya tescil keyfiyeti yoktur. Örneğin orman, kıyı gibi yerlerde devre-mülk hakkı kurulamadığı halde, devre-tatil hakkı kurabilir. Bu durum yayla turizmini de canlandıracaktır (17)

 

SONUÇ

Devlet mallarının finansman amaçlı kullanımının konu edildiği bu makalede, alternatif değerlendirme yöntemleri üzerinde yoğunlaşılmıştır. Gelişmiş batı ülkeleri ve ABD`de vergi dışı normal gelirler içerisinde yer alan Devlet mallarından elde edilen gelirler, bütçe gelirlerinin ortalama %7`sini oluştururken, Ülkemizde bu oranın % 05 (binde beş)civarında seyretmesi son derece düşündürücüdür.

Bu itibarla Devlet mallarının geleneksel değerlendirme yöntemleri olan satış, kiraya verme, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni verilmesi ve ecrimisil gibi uygulamaların yeniden gözden geçirilerek revize edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, Devlet mallarının geleneksel değerlendirme yöntemleri yanında; Gayrimenkul yatırım ortaklığı, Yap-işlet-devret modeli, İşletme hakkı devri, Gelir ortaklığı senedi ihracı, Kira sertifikası (sukuk-u icara) uygulaması, Finansal kiralama, Devre-mülk, devre-tatil uygulaması gibi yöntem ve modellerle de değerlendirilmesi elzem görünmektedir.

Söz konusu yöntem ve modellerin devreye sokulması için belirli ölçüde hukuki düzenleme gerektiği ilgili ayrımlarda belirtilmiştir. Bu düzenlemelerin bir kısmı yasal çözümler içerirken, bir kısmı için idari çözümler yeterli olacaktır.

---------------------------------------------------

(1) İlhami Söyler, Devlet Mallarının Kamu Finansmanı Açısından Değerlendirilmesi, Maliye Bakanlığı, APK Kurulu, Yayın no:2005/368,   Ankara, 2005, s.87-217.                                                                                                

(2) Söyler, a.g.e., s.218-229.

(3) Söyler, a.g.e., s.230-239.

(4) Esra Dinçsoy, “Devlet Malvarlığı Gelirlerinin Artırılmasına Yönelik Öneriler Geliştirilmesi 1999-2009” Milli Emlak Kontrolörlüğü Yeterlik Etüdü, Ankara, 2010, s.32.                                                                                                                                                                                                                                                      

(5) Bkz. Söyler a.g.e. , s.239-246.

(6) Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü, Kamu Hesapları Bülteni, Aralık 2010.

(7) Gamze Gökçe, Gayrimenkul Yatırım Fonları, Yatırım Ortaklıkları, Sertifikaları ve Hazine Taşınmaz Mallarının Bu Yollarla Değerlendirilmesi, Ankara 1998, s.30-31.  

(8) Özkan Susar, Tüm Yönleriyle Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2004,s.187.

(9) Cengiz Güneş, Yap-İşlet-Devret, İşletme Hakkı Devirleri ve Vergi Uygulamaları, Yaklaşım Yayını, Ankara, 1999, s.42.

(10)Cüneyt Demirci, “Devlet Mallarının YİD Modeliyle Değerlendirilmesi, İzmir,2000, s.116-123.

(11)İlhami Söyler, a.g.e, s.291.

(12)İlhami Söyler, a.g.e, s.304.

(13)Dinçsoy, a.g.et. s.153.

(14)Ercan Baysal, “Kira Sertifikasıyla Körfez`den Yirmi Milyar Dolar Hedefleniyor” Zaman Gazetesi, 19.4.2010.    

(15)İlhami Söyler, Mali Teşvik Uygulamaları Açısından Finansal Kiralama (Teori –Uygulama-Sorunlar-Çözümler), Yaklaşım Yayıncılık, Ankara, 2007 s.23.

(16)İlhami Söyler, “Devlet Malları Finansal Kiralama ile Değerlendirilebilir mi?” Yaklaşım Dergisi, Sayı:166 Ekim 2006 s.72-73.

(17)İlhami Söyler, “Kamu Konutları ve Sosyal Tesisler Devre-Mülk, Devre-Tatil Yöntemleriyle Değerlendirilebilir mi?”,E- Yaklaşım Dergisi, Sayı:42,Ocak- 2007 s.339.