İmar Kanununa Göre -Yapı Sahibi- Kavramı

İhale (Ortak-Diğer) Diğer Mevzuat Analizleri
İMAR KANUNUNA GÖRE -YAPI SAHİBİ- KAVRAMI
Özeti :

İmar para cezasının sağlıklı uygulanabilmesi için yapı sahibi kavramının doğru bilinmesi gerekmektedir. Analizde emsal Anayasa Mahkemesi kararından hareketle yapı sahibi kavramı netleştirilmekte, aynı zamanda yanlış uygulamalara da işaret edilmektedir.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

İMAR KANUNUNA GÖRE -YAPI SAHİBİ- KAVRAMI

(İmar Para Cezası Uygulaması)

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42 nci maddesinde, “Bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyideler uygulanır. Ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre, beşyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, aşağıdaki şekilde hesaplanan idari para cezaları uygulanır:” hükmü bulunmakta olup; bu maddeye göre, imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine, ilgili fenni mesullere idari para cezası uygulanması icap etmektedir.

Sözkonusu Kanun hükmünde geçen “yapının sahibi” ibaresiyle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 10.1.2013 tarihli ve Esas Sayısı: 2012/93- Karar Sayısı:2013/8 sayılı Kararı’nda,

“İtiraz konusu “yapının sahibine,” ibaresi, ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapı yapma eyleminin karşılığı olarak cezai müeyyide uygulanacak kişileri ifade etmektedir.

... Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden birisi de “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması gerekir. Belirlilik ilkesi, bireylerin hukuksal güvenliğinin sağlanması bakımından da önem arz etmektedir. Anayasa’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” kenar başlıklı 38. maddesinin yedinci fıkrasında, “Ceza sorumluluğu şahsidir.” hükmü yer almaktadır. Ceza sorumluluğunun şahsiliği ceza hukukunun temel kurallarındandır. Cezaların şahsiliğinden amaç, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmamasıdır. Başka bir anlatımla, bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmamasıdır. Anayasa’nın 38. maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir. Kanun’un 42. maddesinin 2. fıkrası hükmü, ruhsat alınmadan, ruhsat veya eklerine veya imar mevzuatına aykırı olarak yapının yapıldığı yönündeki idarenin tespiti üzerine fıkrada belirtilen kıstaslar çerçevesinde yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığını altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere para cezası verilmesini öngörmektedir. …

Dolayısıyla “yapının sahibi” ibaresiyle, yukarıda sayılan inşai faaliyetleri gerçekleştiren kişiler ifade edilmektedir. Başka bir deyişle “yapının sahibi” ibaresinden, ister yapının mülkiyetine sahip kişiler, isterse kiracı, yapı malikinin yakını, intifa hakkı sahibi gibi üçüncü kişiler olsun inşai faaliyeti yapan kişiler anlaşılmaktadır. Danıştay’ın istikrar kazanan içtihatlarında da yapının sahibi ibaresinden, mevzuata aykırı yapıyı inşa eden kişinin anlaşılacağı belirtilmiş olup, uygulamada idarelerce gerekli araştırma yapılarak mevzuata aykırı inşai faaliyeti yapan kişi tespit edilmeksizin doğrudan yapının mülkiyet sahibine para cezası verilmesi, yasanın amacı ve anlamı ile bağdaşmayan bir sonuç doğurur.”

denilmek suretiyle, “yapı sahibi” ibaresinde, “inşai faaliyeti yapan kişiler”in anlaşılması gerektiği, aksinin “ceza sorumluluğunun şahsiliği” ilkesine aykırı olacağı ifade edilmiştir.

Dolayısıyla, İmar Kanunu’nun 42 nci maddesi bağlamında Yapı Sahibi kavramı, mevzuat hükümlerine aykırı olarak ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapıyı yapan veya yapılması yönünde harekete geçen kişidir. Diğer bir anlatımla, yapıyı yaptıran kişi olarak algılanmalıdır. Bu anlamda yapı sahibi, idari para cezasına konu idari yaptırım kararının sebebi olan fiili işleyen kişidir.