Geçmişe Yönelik Aile Yardımının Ödenebilmesi (Mali Hukuk Sayı: 155, Eylül-Ekim 2011)

Sosyal Güvenlik - Personel Personel Mevzuatı
GEÇMİŞE YÖNELİK AİLE YARDIMININ ÖDENEBİLMESİ (MALİ HUKUK SAYI: 155, EYLÜL-EKİM 2011)
Özeti :

Bu analizde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu doğrultusunda memurlara verilen aile ve/veya çocuk yardımlarının beyan edilmemesi veya unutulması sonucu, sonradan başvurulması halinde geçmişe yönelik olarak ödenip ödenemeyeceği hususu ele alınacaktır.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

GEÇMİŞE YÖNELİK AİLE YARDIMININ ÖDENEBİLMESİ (MALİ HUKUK SAYI: 155, EYLÜL-EKİM 2011)

A. İdare Hukukunda Kazanılmış Hak [i]

Anayasa Mahkemesinin 03.04.2001 tarihinde vermiş olduğu bir kararda, kazanılmış hak ile ilgili olarak net bir tanım verilmiştir. Mahkemeye göre, "'kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan, tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır".[ii]

Somutlaşmış ve tamamlanmış bir hak, hakkı ortadan kaldırmaya yönelen bir işlemle karşılaştığında onun 'kazanılmış' olması özelliği ön plana çıkmakta ve bir hukuki koruma sağlanmaktadır.

1. Kazanılmış Hakkın Unsurları

a)   Hakkın Elde Edilebilir Olması

Kazanılmış hakkın varlığı için, öncelikle elde edilebilecek bir hakkın bulunması veya başka bir ifadeyle hakkın elde edilebilir olması gerekir. Bu unsura Danıştay kararlarında rastlanılmaktadır. Danıştay 10. Dairesinin bir kararında[iii] hakkın korunmaya değer duruma gelmiş olmasından önce elde edilebilir olması gerektiği ifade edilmiştir. Burada hakkın elde edilebilir olması; devredilmesi, başka kişiler tarafından da elde edilmesi imkânının bulunması olarak anlaşılmalıdır. Bu bakımdan, örneğin şahsa sıkı surette bağlı haklarda olduğu gibi doğumla kişi için kazanılan bir hak, hiçbir şekilde devredilmesi mümkün olmadığı için elde edilebilir değildir.

b)   Birel Bir İşlemin Varlığı ve Somutlaşma (Sübjektif Hale Gelme)

Yargı kararlarında ve doktrinde genel olarak kazanılmış hakkın varlığından söz edilebilmesi için hakkın ilgili için birel bir işlemle somutlaşmış olması unsuru aranmaktadır. Mevcut bir hak bu sayede ‘kazanılmış’ sayılmaktadır.

Danıştay kararlarında[iv] kazanılmış hakkın bir unsuru olarak birel işlem ‘objektif bir hukuk kuralının kişi hakkında uygulanması veya kendiliğinden uygulanacak hale gelmesi’ olarak ifade edilmiştir.

c)    Tamamlanmış Olma (Hukuken Korunmaya Değer Aşamaya Gelme)

Danıştayın bir kararında[v] bu husus ‘hakkın yeni düzenlemeden önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olması’ şeklinde ifade edilmiştir. Yani hukuki korunmanın sağlanabilmesi için hakkın bütün sonuçları ile fiilen elde edilmiş olmasına bakılacaktır.

d)   Hukuka Uygunluk

Kazanılmış hakkın varlığı ancak hakkın hukuka uygun olarak kazanılmış olması şartına bağlıdır. Bu nedenle açık hata, hile veya ikrah ile elde edilen haklar kazanılmış hak kapsamı dışındadır. Hukuka aykırı elde edilmiş bir hakkın, hukuk düzeni tarafından korunması düşünülemez.

e)    Üçüncü Kişilere Karşı İleri Sürülebilme

Kazanılmış hak kavramının Danıştay kararlarında[vi] da ifade edilen bir diğer unsuru ise, üçüncü kişilerden bir şey isteyebilmek ve onları bir şey yapmaya zorunlu bırakılmak gibi aktif hak sahipliği bahşetmesidir.

f)     Tek Taraflı Bir Tasarrufla Geri Alınamama

Kazanılmış hakkın, karşılanmadıkça ve boşluğu giderilmedikçe tek taraflı bir tasarrufla geri alınamaması da kazanılmış hakkın bir unsuru olarak ifade edilmiştir.[vii] Kazanılmış hak idare edilen için ortaya çıktıktan sonra idare tarafından herhangi bir işlemle, hakkın ortadan kaldırılması mümkün değildir. İdare bu aşamadan sonra ilgili için ortaya çıkmış olan kazanılmış hakkı ihlal etmesi halinde, ilgili işlemin iptali veya ihlalden kaynaklanan bir tazminat mükellefiyeti ile karşı karşıya kalabilecektir.

g)   İyi Niyet

Kazanılmış hak kavramı tanımlanırken doğrudan iyi niyet unsuru belirtilmediği halde, Danıştayın bazı kararlarında[viii] kazanılmış hakkın kabulü için iyi niyetin de destekleyici bir unsur olarak arandığını görülmektedir.

h)   Hakkın Bir Süre İle Sınırlı Olmaması

Kazanılmış hakkın varlığından bahsedebilmek için gerekli ola unsurlardan biri de hakkın belirli bir süre ile sınırlı olmamasıdır. Hakkın bir süre ile sınırlı olarak verilmesi halinde bu sürenin sona ermesinden itibaren bir kazanılmış haktan bahsedilemeyecektir. Zira kazanılmış hak niteliği itibarıyla ortadan kalkmadıkça ilerisi için de hüküm doğuran bir haktır. Belirli bir süre ile sınırlı olarak verilen haklar ise, hakkın tanınmasında süre şartı konduğu için tanınan sürenin sonunda ilgili için bir koruma sağlamayacaktır.

B. Aile Yardımı ve Geçmişe Yönelik Ödenebilmesi

1. Aile Yardımı Ödeneği

657 sayılı Kanunun 202.-206. maddelerinde düzenlenmiştir. Evli bulunan memurlara; her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan aylık almayan eşi için ve çocuklarından her biri için ayrı ayrı olmak üzere maaşla birlikte ödenir. Memur, eş için ödenen aile yardımı ödeneğine evlendiği; çocuk için ödenen yardıma da çocuğunun doğduğu tarihi takip eden ay başından itibaren hak kazanır. Memur, eş için ödenen aile yardımı ödeneği hakkını eşinden boşanma veya eşinin ölümü, çocuk için ödenen yardım ödeneği hakkını da çocuğun ölümü veya 206 ncı maddedeki hallerin vukuunu (çocuğun evlenmesi, 25 yaşını doldurması, çalışmaya başlaması, burs alması veya devlet tarafından okutulması vs.) takip eden ay başından itibaren kaybeder.

Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 12. maddesinin b bendine göre aile yardımı, personelin ilk işe girişinde alınacak Aile Yardımı Bildirimine dayanılarak ödenir. Bu bildirim, personelin aile yardımından yararlanan eş veya çocuk durumunda meydana gelen değişiklikler ile yer değiştirme suretiyle atama halinde yenilenir. Ancak yönetmelikte bu bildirimin en son ne zaman yapılması gerektiği hususunda bir süre kaydı bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile eş veya çocuk durumunda meydana gelen değişikliklerde Aile Yardımı Bildiriminin yenilenmesi gerektiği belirtilmiş olup bildirimin verilmesi konusunda herhangi bir süre öngörülmemiştir. Bu sürenin öngörülmemiş olması aile yardımı ödeneği kazanılmış hakkının bir süre ile sınırlı olmadığı sonucunu doğurmaktadır.

Diğer yandan bu kazanılmış hakkın hangi hallerde ortadan kalkacağı kanunda sınırlı olarak sayıldığı için, başvuru sonradan yapılsa bile kazanılmış hakkın ilgili tarihte var olduğu kabul edilebilir ve yukarıda sayılan bütün unsurları taşıdığı için üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. Çünkü kanun metnine göre, memur aile yardımı ödeneğine bildirimi yaptığı tarihten sonraki ay başından itibaren değil, maddede sayılan ve aile yardımı ödeneğine müstahak olmasını sağlayan olayları takip eden ay başından itibaren hak kazanır. Kazanılmış hakkı yapacağı bildirime değil kanunda sayılan olayların vuku bulmasına bağlıdır. Bu yüzden bu görüşün aksini savunan Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 24.12.2007 tarihli görüşünün kazanılmış hakkı ihlal ettiği için hukuka aykırı olduğu söylenebilir.

Bu konu ile ilgili olarak Sayıştay 2. Dairesinin 01.02.2010 tarih ve 553 nolu ilamı ile kaymakamlıkta çalışan memura geçmişe yönelik çocuk yardımı ödenmesi sonucu yapılan yargılamada savunma haklı bulunmuş ve ilişilecek bir husus olmadığına karar verilmiştir. Söz konusu olayda memur, 2007 yılında birinci çocuğu 25 yaşını doldurunca çocuk yardımından faydalanmak için Aile Yardımı Bildirimi ile 2005 yılında dünyaya gelen üçüncü ve dördüncü çocuklarını (ikiz) idareye bildirir. Ancak memur; geçen iki yıl boyunca üçüncü ve dördüncü çocukları üzerinden bir katı artırımlı çocuk yardımı (0-6 yaş çocuklar için) alma şansı var iken, birinci ve ikinci çocuğu için artırımsız çocuk yardımı aldığını fark eder. İdareye başvurarak 2005-2007 tarihleri arası için üçüncü ve dördüncü çocuk üzerinden geçmişe yönelik çocuk yardımının hesaplanarak ortaya çıkan farkın kendisine ödenmesini talep eder. Sayıştayın bu ödemenin yapılamayacağına ilişkin sorgusu üzerine yapılan yargılamada savunma haklı bulunmuş ve böyle bir ödeme yapılmasında kanuna aykırılık görülmemiştir. Anayasamızın 160. maddesine göre Sayıştayın hükümlerinin kesin olduğu ve bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamadığı düşünüldüğünde, geçmişe yönelik aile ve çocuk yardımı ödeneğinin hesaplanıp ödenmesinin Sayıştay dairesinin yorumuna göre hukuka uygun bulunmuştur.

C.  SONUÇ

Sonuç olarak; devlet memuru aile yardımını hak ettiği dönemde eşinin çalışmadığını, çocukları için de yardım almaya engel bir durum olmadığını belgelendirmesi ve beyanname vermesi halinde, geriye dönük olarak, hak ettiği aile yardımı beyannamesi verilmesinin hukuka uygun olacağı düşünülmektedir.

 

[i] Fatih GÖKYURT, İdare Hukukunda Kazanılmış Hak ve Müesses Durum, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2007.

[ii] AYM, T.3.4.2001, E.1999/50, K. 2001/67, K.B.B.

[iii] Danıştay 10. D., T.6.10.1998, E.1996/9616, K.1998/4741, D.B.B.

[iv] Dan. İ.D.D.K., T.28.3.2003, E.2003/56, K.2003/154; Dan. 10. D., T.6.10.1998, E.1996/9616, K.1998/4741,D.B.B.

[v] Dan. 10. D., T.1.10.2002, E.2000/2114, K.2002/3458;

[vi] Dan. 3. D., T.15.5.1979, E.1979/310, K.1979/297, D.B.B.

[vii] Dan. 3. D., T.15.5.1979, E.1979/310, K.1979/297, D.B.B.

[viii] Dan. İ.B.K. T.6.7.1987, E. 1987/1, K.1987/2, 19.3.1988 gün ve 19759 sayılı R.G; Dan. 6. D., T.6.11.1991, E.1991/749, K.1991/2306; 3. D., T.12.7.1974, E.1974/339, K.1974/367, D.B.B.