Aile Yardımı, Doğum Yardımı ve Ölüm Yardımı Ödeneklerinin Geçmişe Dönük Ödenmesine Dair Farklı Görüşlerin Değerlendirilmesi (Mali Hukuk Sayı: 163, Ocak_Şubat 2013)

Sosyal Güvenlik - Personel Personel Mevzuatı
AİLE YARDIMI, DOĞUM YARDIMI VE ÖLÜM YARDIMI ÖDENEKLERİNİN GEÇMİŞE DÖNÜK ÖDENMESİNE DAİR FARKLI GÖRÜŞLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ (MALİ HUKUK SAYI: 163, OCAK_ŞUBAT 2013)
Özeti :

Analizde, 657 sayılı Kanun’a tabi personele sosyal yardımlar kapsamında öngörülen ödemelerin geriye dönük olarak yapılabilirliliğine ilişkin görüş ve değerlendirmeler yer almaktadır.

  İhale ve mali konularda DANIŞMANLIK ve EĞİTİM talepleriniz için iletişime geçmek üzere lütfen TIKLAYINIZ

AİLE YARDIMI, DOĞUM YARDIMI VE ÖLÜM YARDIMI ÖDENEKLERİNİN GEÇMİŞE DÖNÜK ÖDENMESİNE DAİR FARKLI GÖRÜŞLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ (MALİ HUKUK SAYI: 163, OCAK_ŞUBAT 2013)

Burhan ORMANOĞLU-İç Denetçi

Ercan BÜYÜKBAŞ-İç Denetçi

 

1. GİRİŞ

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu yaklaşık yarım yüzyıllık geçmişe sahip kamu personel rejiminin temel esaslarını belirleyen köklü bir kanundur. Kanun, 2’nci maddesinde de belirtildiği üzere, Devlet memurlarının hizmet şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak, yükümlülük ve sorumluluklarını, aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenlemektedir.

Günümüze kadar yaşanan gelişmeler ve ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanması amacıyla Kanun’da birçok kez değişiklik yapılmış, kamu personel sisteminin dinamizmine bağlı olarak yaşanan bu değişiklikler, Kanun’un uygulanmasında ve yorumlanmasında yaklaşım ve uygulama farklılıklarına sebep olmuştur.

 

2. AİLE, DOĞUM VE ÖLÜM YARDIMI ÖDENEĞİNİN ÖDENMESİNDE SÜRE KAYDI BULUNMAKTA MIDIR?

Makale konusu sosyal yardım ödemelerine ilişkin kanun ve ikincil düzey mevzuatın ilgili maddeleri incelendiğinde aile, doğum ve ölüm yardımlarının ödenmesine esas teşkil etmesi noktasında bildirimde bulunma veya dilekçe ile başvuru konusunda herhangi bir süre sınırlaması bulunmadığı görülmektedir.

Nitekim makalenin 2’nci bölümünde yer verilen 657 sayılı Kanun’un ilgili maddelerinde aile yardımına “hak kazanılması”, doğum ve ölüm yardımının “verilmesi” hususları düzenlenmiştir. İlgili yönetmeliklerde de yalnızca ödeme emri belgesi ekinde bulunması gereken belgeler sayılmıştır. Buradan hareketle söz konusu yardımların ödenebilmesi için başvuruda veya bildirimde bulunulması konusunda herhangi bir süre sınırlaması getirilmediği söylenebilir.

Bu yönde bir iradenin bulunması halinde, örneğin 6245 sayılı Harcırah Kanunu’nda olduğu gibi 657 sayılı Kanun’da da bu konuda bir “başvuru süre sınırı” düzenlemesinin bulunması gerektiği düşünülmektedir. Nitekim 6245 sayılı Kanun’un 59’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında harcırah beyannamelerinin düzenlenmesi için 1 (bir) aylık süre öngörülmüştür.[1]

Yine 2’nci bölümde yer verilen yönetmelik hükümleri incelendiğinde doğum ve ölüm yardımlarının “ilgilinin dilekçesi” üzerine ödenmesi öngörülmüş olduğundan ve bu dilekçelerin idareye verilmesi konusunda herhangi bir süre öngörülmediğinden geçmiş tarihte vuku bulan doğum veya ölüme bağlı sosyal yardımların, bu olayların vuku bulduğu tarihten sonraki herhangi bir tarihte verilen dilekçeye istinaden ödenebileceği değerlendirilmektedir.

Netice itibariyle konu ile ilgili mevzuatta her üç yardımın ödenebilmesine yönelik başvuru veya bildirim için bir süre sınırlaması bulunmadığı görülmektedir.

Diğerlerinden farklı olarak aile yardımı ödeneğinin bir kerelik ödeme olmayıp her ay aylıklarla birlikte ödenmesi, eş ve çocuk durumundaki değişikliklere bağlı olarak farklılık arz eden bir ödeme türü olması ve bildirimin ilgili mevzuatta standart bir forma bağlanmış olması nedeniyle ayrıca incelenmesinde yarar görülmektedir.

 

3. AİLE YARDIMI ÖZELİNDE GERİYE DÖNÜK ÖDEME KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLER

Aile yardımı ödeneği, eşin çalışma durumuna ve çocukların yaşına bağlı olarak değişkenlik gösteren ve her ay aylıklarla birlikte ödenen bir sosyal yardımdır. Ancak aile yardımı ödeneğinin “aile yardımı bildirimine” dayanılarak ödeniyor olması, söz konusu yardımın geçmişe dönük ödenmesi konusunda tereddütler ve farklı görüşler ortaya çıkarmaktadır.

3.1. Aile Yardımının Geriye Dönük Ödenebileceği Yönündeki Görüşler

Aile yardımının geçmişe dönük olarak ödenebileceği yönünde ortaya konan görüşler iki noktadan hareketle bu sonuca ulaşmaktadır.

Bunlardan birincisi, aile yardımı bildirimlerinde süre kaydının bulunmamasıdır. Bu görüşe göre;

-Aile yardımı ödeneği: Aylıklarla birlikte ödenir. Memur, eş için ödenen aile yardımı ödeneğine evlendiği; çocuk için ödenen yardıma da çocuğun doğduğu tarihi takib eden aybaşından itibaren hak kazanır. Hak kazanma durumunda ise ödeme, memur tarafından verilen Aile Yardımı Bildirimine dayanılarak yapılır. Ancak, Aile Yardımı Bildiriminin ne zaman yapılması gerektiği hususunda bir süre kaydı bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile eş veya çocuk durumunda meydana gelen değişikliklerde Aile Yardımı Bildiriminin yenilenmesi gerektiği belirtilmiş olup bildirimin verilmesi konusunda herhangi bir süre öngörülmemiştir. Dolayısıyla geçmişe yönelik aile yardımı ödeneği verilmesi gerekir.[2]

İkincisi ise süre kaydının bulunmaması hususunun yanı sıra “kazanılmış hak” kavramından hareketle, söz konusu ödemelerin geçmişe dönük yapılabileceği yönündedir.

Bu kapsamda, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları çerçevesinde, kazanılmış hakkın; varlığı için hakkın elde edilebilir olması, birel bir işlemin varlığı ve somutlaşma, tamamlanmış olma, hukuka uygunluk, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilme, tek taraflı bir tasarrufla geri alınamama, iyi niyet ve hakkın bir süre ile sınırlı olmaması gibi unsurlarına yer verilerek;

…. Ancak yönetmelikte bu bildirimin en son ne zaman yapılması gerektiği hususunda bir süre kaydı bulunmamaktadır. Bir başka ifade ile eş veya çocuk durumunda meydana gelen değişikliklerde Aile Yardımı bildiriminin yenilenmesi gerektiği belirtilmiş olup bildirimin verilmesi konusunda herhangi bir süre öngörülmemiştir. Bu sürenin öngörülmemiş olması aile yardımı ödeneği kazanılmış hakkının bir süre ile sınırlı olmadığı sonucunu doğurmaktadır.

Diğer yandan bu kazanılmış hakkın hangi hallerde ortadan kalkacağı kanunda sınırlı olarak sayıldığı için başvuru sonradan yapılsa bile kazanılmış hakkın ilgili tarihte var olduğu kabul edilebilir ve yukarıda sayılan bütün unsurları taşıdığı için üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir. Çünkü kanun metnine göre memur aile yardımı ödeneğine bildirimi yaptığı tarihten sonraki ay başından itibaren değil, maddede sayılan ve aile yardımı ödeneğine müstahak olmasını sağlayan olayları takip eden ay başından itibaren hak kazanır. Kazanılmış hakkı yapacağı bildirime değil kanunda sayılan olayların vuku bulmasına bağlıdır….[3]

görüşü ortaya konmakta ve bu konuda Sayıştay 2. Dairesi’nin 01.02.2010 tarih ve 553 sayılı ilamında aile yardımı ile ilgili olarak bu şekilde bir geriye dönük ödemede kanuna aykırılık görülmediği belirtilmektedir.[4]

3.2. Aile Yardımının Geriye Dönük Ödenemeyeceği Yönündeki Görüş

Aile yardımı ödeneğinin bildirimin verildiği tarihten itibaren ödenmesi gerektiği, dolayısıyla bildirimin verildiği tarihten önceki dönemler için söz konusu ödeneğin ödenemeyeceği yönündeki görüş, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 24.12.2007 tarih ve 27894 sayılı yazısında yer verilen değerlendirmelere dayandırılmaktadır. Söz konusu yazıda;

…Bilindiği üzere 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 202 nci maddesinde aile yardımı ödeneğinin, memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan aylık alamayan eşi ile ikiden fazla olmak üzere çocuklarından her biri için ödeneği; 204 üncü maddesinde, memurun, eş için ödenen aile yardımı ödeneğine evlendiği, çocuk için ödenen yardımı da çocuğunun doğduğu tarihi takip eden aybaşından itibaren hak kazanacağı hüküm altına alınmış ve çocuk için aile yardım ödeneği verilmeyecek haller de anılan kanunun 206 ncı maddesinde sayılmıştır. Öte yandan 31.12.2005 tarih ve 26040 sayılı ve 3. Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanan Merkezi Yönetim Harcama Belgeleri Yönetmeliğinin 12. maddesinde, sosyal yardım ödemelerinde, ödemenin çeşidine göre gerekli olan belgeler sayılmış ve aylıklarla birlikte ödenen aile yardımının, personelin ilk işe girişinde alınacak Aile Yardım Bildirimine dayanılarak ödeneceği, bu bildirimin, personelin aile yardımından yararlanan eş veya çocuk durumunda meydana gelen değişiklikler ile yer değiştirme suretiyle atama halinde yenileneceği hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, aile yardım ödeneğinin aile yardımı bildirimine dayanılarak yapılan bir ödeme niteliğinde olması dikkate alındığında, bu bildirimin yapılmadığı dönemlere ilişkin ödeme yapılması söz konusu olmayacağı gibi, bu bildirimin yapılmasından sonra da geriye yönelik olarak aile yardım ödeneği verilmesine imkan bulunmamaktadır.” denilmektedir.[5]

Görüleceği üzere Bakanlık, ilgili harcama belgeleri yönetmeliğindeki ödemenin aile yardımı bildirimine dayanılarak ödeneceği yönündeki hükme istinaden konuya ilişkin olarak olumsuz görüş ortaya koymuştur.

Maliye Bakanlığı’nın söz konusu görüşü hakkında bir hususa dikkat çekmek yararlı olacaktır. Görüş yazısının giriş bölümünde 657 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri ile merkezi yönetim harcama belgeleri yönetmeliğinin konuyla ilgili maddelerine yer verilmekle birlikte sonuç paragrafında sadece yönetmelik hükmüne dayanılarak hüküm oluşturulmuştur. İlk paragrafta yer verilen kanun hükümleri ile sonuç paragrafındaki hüküm arasında bir nedensellik bağı kurulmamıştır. Diğer bir ifadeyle sonuç bölümünde varılan hüküm ile 657 sayılı Kanun hükümleri arasında bir neden-sonuç ilişkisi veya bir bağlantı bulunmamaktadır. Oysaki böyle bir olumsuz kanaate ulaşılmasını sağlayan kanun hükümlerinden anlaşılması gerekene öncelikle yer verilmesi ve buna bağlı olarak yönetmelik hükümlerinin de ulaşılan sonucu destekleyici argüman mahiyetinde kullanılmış olması gerektiği düşünülmektedir.

Diğer bir açıdan bakıldığında, sonuç bölümünde olumsuz görüşe dayanak olarak yalnızca yönetmelik hükmünün alınmış olmasından, 657 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinden söz konusu görüşe dayanak oluşturulamadığı yorumu da çıkarılabilir.

Dolayısıyla görüş metninde, salt Kanun hükümlerine yer vererek söz konusu hükümlerden olumsuz sonuca nasıl ulaşıldığını açıklamadan geliştirilen Bakanlığın bu görüşünün, en azından “tereddütleri giderici” olmaktan uzak olduğu değerlendirilmektedir.

3.3. Konu İle İlgili Görüşlerimiz

Aile yardımı ödeneği 657 sayılı Kanun’da “evlenme” ve “çocuğun doğması” olaylarının gerçekleşmesine bağlanmış ve bu olayların gerçekleştiği tarihi takip eden ay başından itibaren de bu ödeneğe “hak kazanılacağı” hükme bağlanmıştır. Kanun koyucunun “hak kazanma” ve “hakkı kaybetme” hususlarını ayrı ayrı maddelerde düzenlemiş olması,[6] aile yardımı ödeneğinde “kazanılmış hak” kavramının önemini göstermesi açısından dikkate değerdir. Oysaki doğum ve ölüm yardımına ilişkin düzenlemelerde 657 sayılı Kanun’da, hak kazanmaya veya kaybetmeye ilişkin bir ifade bulunmamaktadır. Dolayısıyla aile yardımı ödeneğinin 657 sayılı Kanun tarafından, ilgili maddede belirtilen “evlenme” ve “çocuğun doğumuna” bağlı olarak elde edilen bir kazanılmış hak olarak değerlendirildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Doktrinde ve yargı kararlarında üzerinde uzlaşmaya varılmış bir kazanılmış hak tanımı bulunmadığı gibi adlandırmada da bir birliktelik olmadığı görülmektedir.[7] Yapılan geniş bir tanımlamada kazanılmış hak; “Objektif bir hukuk kuralının kişi hakkında uygulanması veya kendiliğinden uygulanacak hale gelmesi, böylece objektif ve genel hukuki durumun kişisel bir işlemle özel hukuki duruma dönüşmesi, hukuka aykırı işlemlerde ise bir süre yararlanılması sonucunda Anayasa ve yasalarca korunmaya değer hale gelmiş, elde edilmiş veya elde edilebilir durumdaki hak sahibinin bir eylemi ve iradesi ile ileri sürülmüş olan ve üçüncü kişilerden bir şey isteyebilmek ve onu bir şey yapmaya zorunlu kılabilmek gibi aktif hak sahipliği bahşeden bir kişisel hak ve karşılanmadıkça ve boşluğu giderilmedikçe tek taraflı tasarrufla geri alınmayan hukuki olanak, güç veya yetki” olarak tanımlanmıştır.[8]

Genel tanımlamadan da anlaşılabileceği gibi kendiliğinden uygulanır hale gelen ve karşılanmadıkça tek taraflı bir işlem veya tasarrufla geri alınamayan kazanılmış hakkın, Maliye Bakanlığı görüş yazısında olduğu gibi bir işlem tesisi yoluyla sonuçlarından/getirilerinden yararlandırılmamasının veya ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

Nitekim Maliye Bakanlığı’nın söz konusu yazısı incelendiğinde, olumsuz görüşe dayanak olarak, ilgili harcama belgeleri yönetmeliğinde yer alan “…Aile Yardımı Bildirimine dayanılarak ödenir.” ifadesi alınmıştır. Oysaki söz konusu yönetmeliğin amacı “harcamalarda ödeme belgesine bağlanacak kanıtlayıcı belgeleri ve bu belgelerin şekil ve türlerini” belirlemektir. Görüleceği üzere ilgili yönetmelik bu ödemeye hak kazanmayı düzenlememekte aksine yapılacak ödemenin hangi belgeler üzerinden yapılacağını, ödemeye ilişkin kanıtlayıcı belgeleri, ödeme evrakı ekinde bulunması gereken belgeleri belirlemektedir. Diğer bir ifadeyle ilgili, aile yardımına “aile yardımı bildiriminde bulunduğu” için değil, Kanun’un açık ifadesiyle “evlendiği” veya “çocuğu doğduğu” için hak kazanmaktadır. Bildirim ise kişinin evlendiğini veya çocuğunun doğduğunu kanıtlama amacıyla idareye sunulmaktadır. Bildirimin herhangi bir nedenle sunulmamış olması ödemenin yapılmaması değil yapılamaması sonucunu doğurur. Ancak bu durum ödemeye ilişkin hakkı ortadan kaldırmaz. Bu anlamda Maliye Bakanlığı’nın söz konusu görüşünün yeniden gözden geçirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Bu çerçevede, bildirimde bulunulduğu zaman ilgilinin hakkının, kanunda belirlenen hak kazanma tarihinden itibaren tarafına ödenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla herhangi bir nedenle “evlenme” veya “çocuğun doğum” tarihini izleyen ay başından sonraki bir tarihte verilen bildirimin, geriye dönük ödemeye engel bir durum teşkil edemeyeceği düşünülmektedir.

Bu arada, doğum ve ölüm yardımlarındaki “dilekçe” ile aile yardımındaki “bildirim” mekanizmasının aynı işlevi gördüğü anlaşılmaktadır. Bu işlev, Devlet memurunun durumundaki değişikliği idareye bildirmesini sağlamaktan ibarettir. Diğer bir ifadeyle doğum ve ölüm yardımlarında ilgilinin dilekçesi ile aile yardımındaki aile yardım bildiriminin temel amacı ilgilinin durumunda meydan gelen değişikliğin idareye bildirimini sağlamaktır. İkisi arsındaki tek fark, aile yardımı bildiriminin belirli bir standart formunun bulunmasıdır. Dolayısıyla ilgilinin doğum ve ölüm yardımını alabilmek için vereceği dilekçe ile aile yardımından yararlanmak için idareye sunacağı aile yardımı bildirimi arasında işlev farklılığının bulunmadığı değerlendirilmektedir.

Örneğin eşi aylıksız izne ayrılan memurun bu dönemde eş için öngörülen aile yardımından yararlanabileceği, 657 sayılı Kanun’un 202’nci maddesinin “…Bu yardım, memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan aylık almayan eşi için 1500[9]” şeklindeki hükmü ile Sayıştay 3. Dairesi’nin “Devlet memurunun ücretsiz izinli olduğu dönemde kadro ile ilgisi devam etmekte ise de, bu süre içinde aylık ödenmediğinden, Devlet memuru olan diğer eşe aile yardımı ödenmesinde mevzuata aykırı bir husus bulunmadığı” şeklindeki kararında da hükme bağlanmıştır.[10] Bu durumda, söz konusu aylıksız izin döneminde eş yardımından yararlanmak için aile yardımı bildiriminin aylıksız izinin başladığı veya sona erdiği tarihte verilmesinin söz konusu yardımın ödenmesinde belirleyici kriter olamayacağı düşünülmektedir.

Bu noktada “süre” konusuna da değinmek gerekmektedir. Önceki bölümlerde ifade edildiği gibi aile yardımı bildiriminin sunulmasına ilişkin kanunda ve ikincil düzey mevzuatta herhangi bir süre kaydı bulunmamaktadır. Nitekim 657 sayılı Kanun’un 205’inci maddesinde aile yardımı hakkını kaybetme nedenleri olarak, “boşanma veya eşin ölümü” ile “çocuğun ölümü” durumları sayılmakta, “belli bir süre içerisinde bildirimde bulunma” hususu sayılmamaktadır. Yine çocuk için aile yardımının verilemeyeceği halleri düzenleyen 206’ncı maddede de “bildirim süresine” ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Aynı şekilde harcama belgeleri yönetmeliklerinin ilgili maddelerinde de bu yönde bir hüküm yer almamaktadır.[11]

Aile yardımı ödeneğinin hiç bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaması ve borç için haczedilememesi konularının 657 sayılı Kanun’da açık şekilde düzenlenmiş olması, kanun koyucunun bu ödeneğe ilişkin hassasiyetini göstermektedir. Böyle bir hassasiyetin gösterildiği söz konusu ödenek hususunda sadece “bildirim süresi” gerekçe gösterilerek ödeme yapılmamasının Kanun’un amacıyla örtüşmediğini değerlendirmek de yanlış olmayacaktır.

Diğer yandan aile yardımı bildirimine ilişkin örnek formda da süreye ilişkin bir kaydın bulunmadığı makalenin önceki bölümlerinde açıklanmıştı. Bu yönde bir “bildirim süre kaydı” iradesinin bulunması halinde bunun ilgili mevzuata yansıtılmış olması gerektiği düşünülmektedir. Örneğin hâlâ yürürlükte bulunan Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği’nin[12] 40’ıncı maddesinde ve ekli tedavi yardımı beyannamesi formunun arka yüzünde “Beyannamede gösterilen şahısların durumunda bir değişiklik meydana geldiğinde memurun 15 gün içinde yeniden bir beyanname düzenleyerek ilgili mercie vereceği” açıkça hüküm altına alınarak ifade edilmiştir.

Bu konudaki bir diğer örnek ise asgari geçim indirimi ile ilgilidir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 32 nci maddesi ile düzenlenen asgari geçim indiriminin uygulanması ile ilgili açıklama ve düzenlemeleri içeren 265 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin[13] “6. Medeni Durum ve Eşin Gelirinin Olmadığının Tespiti” balıklı bölümünde; “Ücretliler, medeni durumları ve çocuk sayıları ile eşinin iş ve gelir durumu hakkında Tebliğ ekinde yer alan “Aile Durumu Bildirimi” (EK:1) ile işverenlerine bildirimde bulunacaklardır. Durumlarında herhangi bir değişiklik olması halinde (evlenme, boşanma, ölüm, doğum vb.) bu değişiklikleri işverene bir ay içerisinde bildireceklerdir. Asgari geçim indirimi oranını etkileyen değişiklikler, söz konusu değişikliğin işverene bildirildiği tarih itibariyle uygulanacak olup, eşlerin her ikisinin de ücretli olması halinde çocuklar yalnızca sosyal güvenlik yönünden tabi oldukları eşin bildirimine dahil edilecektir.” hükmü yer almaktadır. Bu açık hükmü içeren düzenleme nedeniyle asgari geçim indirimi konusunda da geriye dönük bir ödeme söz konusu edilememektedir.

Görüldüğü üzere, bildirim için bir süre sınırlaması iradesi bulunması halinde, bu hususa ilgili mevzuatta yer verilmektedir. Ancak benzer bir ifadeye veya hükme aile yardımına ilişkin kanun ve ikincil düzey mevzuatta rastlanmamaktadır. Bu noktadan hareketle aile yardımı bildiriminde bulunulmasının önünde mevzuattan kaynaklanan herhangi bir süre engeli bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Nitekim kazanılmış hakkın varlığından bahsedebilmek için gerekli olan unsurlardan biri de hakkın belirli bir süre ile sınırlı olmamasıdır. Hakkın bir süre ile sınırlı olarak verilmesi halinde bu sürenin sona ermesinden itibaren bir kazanılmış haktan bahsedilemeyecektir. Zira kazanılmış hak niteliği itibarıyla ortadan kalkmadıkça ilerisi için de hüküm doğuran bir haktır. Belirli bir süre ile sınırlı olarak verilen haklar ise hakkın tanınmasında süre şartı konduğu için tanınan sürenin sonunda ilgili için bir koruma sağlamayacaktır.[14]

 

4. SONUÇ

657 sayılı Kanun kamu personel rejimini düzenleyen temel kanunlardan biridir. Uzun bir geçmişe sahip olması ve günün gelişen şartlarına uyarlanma gereği nedeniyle, kanunda günümüze kadar birçok ek ve değişiklikler yapılmıştır.

Kanun, içerdiği diğer düzenlemelerin yanı sıra, Devlet memurlarına yapılacak sosyal yardımlara ilişkin düzenlemeleri de içermektedir. Söz konusu düzenlemelerle ilgili olarak uygulamada birtakım tereddütlerin yaşanması da doğal bir durumdur. Yaşanan tereddütlerden biri olan sosyal yardımlarda geriye dönük ödemenin yapılması hususunda, literatür ile ilgili kamu idarelerinin değerlendirmeleri ve uygulamaları arasında önemli görüş farklılıkları bulunmaktadır.

Bu makalede yer alan görüş ve değerlendirmelerin, uygulayıcılar için resmi bir görüş niteliğinde olmadığı, dolayısıyla uygulamada yaşanan tereddütlerin bu makalede yer verilen değerlendirmelerle değil yetkili resmi kurum ve kuruluşlardan resmi yollarla alınacak görüşler doğrultusunda giderilmesi gerektiği hususunu bir kez daha vurgulayarak makale kapsamındaki konuda aşağıdaki sonuç ve değerlendirmelere ulaşılmıştır:

Makalede ele alınan söz konusu görüş ve değerlendirmeler ışığında, sosyal yardımlar kapsamında 657 sayılı Kanun’da düzenlenen doğum, ölüm ve aile yardımlarında ödemelerin geriye dönük olarak ödenebilmesi gerektiği sonucu çıkarılmaktadır.

Bu çerçevede doğum ve ölüm yardımı ödeneğine ilişkin olarak, ilgili mevzuatta bu yardımların ilgilinin doğum veya ölüm olayının gerçekleştiği yeri ve tarihi belirten dilekçesi üzerine yapılması ve söz konusu dilekçenin verilmesi için bir süre sınırı öngörülmemiş olması nedeniyle geriye dönük ödemenin yapılabileceği değerlendirilmektedir.

Ayrıca, hâlihazırda yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri ve yapılan değerlendirmeler ışığında, aile yardımı ödemelerinin Kanun’da ifade edilen durumların gerçekleşmesi halinde “bildirim tarihine” bakılmaksızın, gerçekleşme tarihi esas alınarak ödenmesi gerektiği düşünülmektedir.

Ancak Maliye Bakanlığı, 24.12.2007 tarihli ve 27894 sayılı yazısı ile aile yardımının geriye dönük ödenemeyeceği yönünde görüş vermiştir.

Bu kapsamda Maliye Bakanlığının söz konusu görüşünde ifade edilen geriye dönük ödeme yapılmaması için, makalede örnek olarak yer verilen 6245 sayılı Harcırah Kanunu, Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği ve asgari geçim indirimine ilişkin 265 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde yapılana benzer bir mevzuat düzenlemesine ihtiyaç bulunduğu değerlendirilmektedir.

Diğer taraftan Anayasa’nın 160’ıncı maddesinin Sayıştay kararlarının kesin olması ve bu kararlara karşı idari yargı yoluna başvurulamayacağı şeklindeki amir hükmü çerçevesinde Maliye Bakanlığının, makalede yer verilen Sayıştay 2. Dairesi kararı ile çelişen görüşünün yeniden gözden geçirilmesinin, uygulamada yaşanması muhtemel sıkıntıların önlenmesinde ve uygulama birliğinin sağlanmasında etkili olacağı değerlendirilmektedir.

 

 

1 Mustafa İNAL, “Geriye Dönük Aile Yardımı Ödeneği, Doğum Yardımı Ödeneği ve Ölüm Yardımı Ödeneği Verilebilir mi?”, Mali Kılavuz, Sayı 46, s. 57-59.

2 Oktay KAAN, “Geçmişe Yönelik Aile Yardımının Ödenebilmesi”, Mali Hukuk, Sayı: 155, Eylül-Ekim 2011, s. 45.

3 Oktay KAAN, a.g.e., s. 45-46.

4 [5]“http://www.saymander.org/dernegimiz-ve-mevzuat/muktezalar/gecmise-yonelik-aile-yardimi-odenip-odenmeyecegi”, Erişim Tarihi: 07.06.2012.

5 Yahya ŞAHİN, “Kazanılmış hak nedir? Yasa ve Düzenleyici İdari İşlemlerin Değişmesinin Kazanılmış Haklar Yönünden İncelenmesi”, “http://www.ilkerduman.av.tr”, Erişim Tarihi: 09.06.2012.

6 Kemal Doğu TOLON, “İptal ve Tam Yargı Davalarında Kazanılmış Hak, İdare Hukuku ve İdari Yargı ile İlgili İncelemeler III”, Danıştay Başkanlığı, Ankara, 1986, s. 170’den aktaran, Fatih BİRTEK, “Kazanılmış Hak Kavramı Bağlamında İdari İşlemin Geri Alınması”, “http://www.turkhukuksitesi.com/makale_811.htm”, Erişim Tarihi: 12.06.2012. Benzer bir tanımlama için bk., Yahya ŞAHİN, a.g.e.

7- 03.07.2011 tarihli ve 2011/2022 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Kararın 3 üncü maddesiyle, bu maddede yer alan ve eş için ödenmekte olan aile yardımı ödeneğine esas (1.500) gösterge rakamının 01.07.2011 tarihinden itibaren (2.134) olarak uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

8 Sayıştay 3. Dairesi’nin 22.06.2000 tarihli ve 74 sayılı Kararı, “http://www.sayistay.gov.tr/karar/ karararamasonuc.asp?id=477”, Erişim Tarihi: 13.06.2012.

[10 Oktay KAAN, a.g.e., s. 45.

11] Bk., Dipnot 7.

[12]