Bakan Yardımcılığı ve Sistemdeki Yeri (Mali Hukuk Sayı: 154, Temmuz-Ağustos 2011)
Mali Yönetim Mali Yönetim ve Kontrol Yakup AYDIN - Sayıştay Başdenetçisi 12.01.2016 7359Özeti :
Bu yazımızda sistemin reforme edilmesi için yapılan son değişikliklerden bir tanesi olan Bakan Yardımcılığı ihdasına yönelik kanuni düzenlemelerin sisteme getirdikleri üzerinde durmaya çalışacağız.
BAKAN YARDIMCILIĞI VE SİSTEMDEKİ YERİ (MALİ HUKUK SAYI: 154, TEMMUZ-AĞUSTOS 2011)
1.Giriş
Türkiye idari yönetiminin uzun imparatorluk döneminin de etkisi ile oluşmuş olan geleneksel güçlü yapısının modern ihtiyaçlara göre yeniden dizayn edilmesi, daha hızlı, insan hakları ve vatandaş beklentileri konusunda daha tatmin edici ihtiyaçlara cevap verebilen daha esnek kurumsal yapılar oluşturmaya başladığı ve değişen dünyaya uzak kalmamaya çalıştığı görülmektedir.
Özellikle son dönemde bürokratik işleyişte yeni bazı kurumsal yapıların ihdas edildiği gözlenmektedir. Kamu Etik Kurulu, Ombudsmanlık olarak da bilinen Kamu Denetçiliği ve Bakan ile Müsteşar arasında kendisine yer verileceği söylenen Bakan Yardımcılığı göze ilk çarpan değişikliklerdendir.
Seçilmiş ve siyasi sorumluluk sahibi bakanın ardından, bakanlığın en yüksek memuru olarak atanan müsteşarın önüne getirilen Bakan Yardımcısının konumu, yetkileri ve sorumlulukları sistemin işleyişi için çok önem arz etmektedir.
Bu yazımızda sistemin reforme edilmesi için yapılan son değişikliklerden bir tanesi olan Bakan Yardımcılığı ihdasına yönelik kanuni düzenlemelerin sisteme getirdikleri üzerinde durmaya çalışacağız.
2. Dünyada Bakan Yardımcılığı
Bakan yardımcısı, dünyanın birçok ülkesinde yürürlükte olan ancak görev tanımı ülkeden ülkeye farklılık gösterebilen bir uygulamadır. Çoğu ülkede bu uygulama “devlet sekreteri” adı altında yürütülüyor olup bakanlıkların kara kutuları olarak da görülmektedir. Bakan Yardımcısı bürokrasi ile siyaset arasındaki geçişe yardımcı olan bir fonksiyon icra etmektedirler.
Bakan Yardımcılığı müessesesi özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avrupa Birliği ülkelerinde hatta Azerbaycan ve İran gibi komşu ülkelerde bile yaygın olarak uygulanan bir sistemdir. Amerikan sisteminde 12 icracı bakanlık ve hepsinin de yardımcısı var olup Bakan Yardımcısı idari görevleri sürdürecek bir bürokrat olan müsteşarın dışında, bakana gerçek anlamda bir yardımcı olarak yüksek bir danışman olarak görülüp Bakanın yerine politika üretimine yardımcı olan ikili temaslarda bulunan ve bakanlık içinden ziyade bakanlık dışı iş ve işlemlerle meşgul olan bir gölge bakan fonksiyonuna sahiptir.
ABD sisteminde bakandan sonra ikinci adam olarak bakan yardımcısı geliyor. Bakan yardımcıları, Senato’nun onayıyla ABD Başkan’ı tarafından atanıyor. Normalde bakanlıklarda tüm bölümler bakan yardımcısına bağlı çalışıyor. Bakan yardımcıları, bakan ülkede olmadığında bakanlığın başında bulunuyorlar. Bakan istifa ederse ya da ölürse, ABD Başkanı yeni bir bakan atayana ve yeni bakanı Senato’da onaylanana kadar yerine bakana vekâlet edebiliyorlar. Birçok bakanlıkta, yardımcılar aynı zamanda bakana bilgi desteği sağlıyor.
Amerika başta olmak üzere Bakan Yardımcısının olduğu ülkelerde, Bakanın dışında yardımcılarının da dış ülkelere seyahatler düzenleyerek ikili temaslarda bulunduğu ve ülkesi adına politika oluşumuna katkı sağladıkları görülmektedir. Bu ülkelerde Bakan Yardımcılarını bakanlık içi bürokratik işlemlerden ziyade bakanlık dışı ilişkilerde Bakana yardımcı olarak görmek daha doğru olacaktır[1].
Avrupa Birliği içinde en fazla Almanya ve Finlandiya’daki uygulamalarla rastlanılan Bakan Yardımcılığı Almanya’daki uygulamada doğrudan bakana bağlı ve ilgili bakanlıkta bakandan sonra ikinci role sahiptir. Alman modelinde bakan yardımcısı siyasilerden seçilmemektedir. Bakan yardımcısının atanmasında bakanın partisine yakınlığı ve bakanla güvene dayalı bir ilişki yürütme kapasitesine sahip olması en önemli kriterleri oluşturmaktadır. Alman modelinde de Türkiye için öngörülen modelde olduğu gibi bakan yardımcısı ilgili bakanla ya da hükümetle göreve geliyor ve bakan ya da hükümetin görev süresinin dolmasıyla görevini bırakıyor[2].
Finlandiya da bu uygulamayı yakın bir geçmişte devreye sokan bir diğer ülkedir. Bu modelde doğrudan bakana bağlı olan bakan yardımcısı, bakanlığın en üst düzey yetkilisi olarak görev yapıyor. Bu modelde her bakan için bir bakan yardımcısı bulunuyor. Bakan yardımcısı, bakanlığın idaresinde en yetkili isim oluyor.
3. Türk İdari Yapısında Bakan Yardımcılığı
Türk İdare yapısında müsteşarlık makamı şimdiye kadar hep bakana en yakın kişi olarak tarif edilmiştir. Müsteşarlık kelimesi de zaten danışılan kişi, meşveret edilen, istişare edilen kişi anlamında Arapça kökenli bir kelimedir. İdari yapımızda bu makamın tarihi çok eskilere dayanır. Müsteşarlık makamı ilk olarak Sultan II. Mahmut döneminde bakanlıkların kurulmasıyla birlikte Umur-ı Mülkiye Nezareti’nin bünyesinde kurulur. O yıllardaki görevi de bir nevi bakan yardımcılığıdır.
Cumhuriyetle birlikte Siyasî Müsteşarlık makamının kurulması gündeme gelir. Bu makam ilk defa 1923 yılında bir gazeteci tarafından gündeme getirilir. Gazetede bu müsteşarlıkların İngiltere, Fransa ve İtalya'da uygulandığını yazarak gayesinin vekâlete adam yetiştirmek, vekillerin yükünü azaltmak ve herhangi bir hükümet krizinde ve meclisin toplantıda olmadığı zamanlarda ülkenin boşlukta kalmasını önlemek olduğu belirtilir[3].
1937 tarihinde Siyasi Müsteşarlık yasası hazırlanır ve Türk İdari yapısına yeni bir makam getirilmiş olur. Bu müsteşarlar meclis üyeleri arasından seçilirler. Seçilme usulü de başbakan’ın meclis üyeleri arasından cumhurbaşkanına teklif etmesi ve cumhurbaşkanının da onaylaması ile gerçekleşir. Bunlar da bir nevi bakan yardımcısı konumundadırlar
Fakat Siyasi Müsteşarlıkların ömrü uzun olmadı. 1924 anayasasının 44. maddesinde değişiklikle 5 Şubat 1937 tarihinde uygulamaya giren siyasal müsteşar uygulaması 29 Kasım 1937 tarihinde yine anayasanın 44. maddesindeki değişiklikle uygulamadan kaldırılmıştır[4]. Kaldırılma sebeplerinin başında yetersiz ve liyakatsiz kimselerin bu makamlara atanması ve onların da genellikle bakanların yanında sönük ve etkisiz kalmaları gösterilir. Başbakan ve Cumhurbaşkanının verdiği talimatların yeterince yerine getirilememiş olması, liyakatsiz kişilerin bu konuma getirilmesi sebebiyle beklentiler boşa çıkmış ve bu makama son verilmiştir.
Daha çok teknik bir reorganizasyon gibi görünen Bakan Yardımcılığının bu duruma düşmemesi için görev, sorumluluk ve yetkilerinin iyi tanımlanması kurum içi çatışma yerine, daha verimli bir çalışmanın mimarı olmaları kendilerinin hayatiyet sürelerini de etkileyecektir.
Bakan Yardımcılığı uzun bir aradan sonra mevcut siyasal iktidar tarafından tekrar gündeme getirilmiştir. 2003 yılında gündeme gelen Kamu Yönetimi Reformu Kanun tasarısında da ‘bakan yardımcılığı” sistemi yer almış, ancak bu tasarıda müsteşarların ‘bakan yardımcısı’ yapılması öngörülmüştü. Mevcut müsteşarların bakan yardımcısı yapılacağı sistemden müsteşarların statüsünde herhangi bir değişiklik yapılmadan müstakil bir bakan yardımcılığı ihdası süreç içerisinde düşünce değişikliğine işaret ediyor.
Müsteşarlığın kaldırılmadan ihdas edilen Bakan Yardımcılarının Bakanlar Kurulu toplantısına katılmayacağını üst düzey bir bürokrat gibi hareket etmesinin daha doğru olacağını belirtmek gerekir. Bakan yardımcılarının birer özel şirket holding CEO’su gibi düşünmek sistemin işleyişine yardımcı olacaktır.
İşlerinin uzmanı, sektörü bilen, bakanlık faaliyetlerinin daha verimli ve süratli yürütülmesini sağlayacak kişilerden seçilecek olan Bakan yardımcılarının siyasi müsteşar mevcut müsteşarların ise idari müsteşar gibi hareket ederek bir görev paylaşımı yapılması da olası sürtüşme ve görev paylaşımındaki yetki karmaşasını azaltma arayışına yardımcı olacaktır.
4. Bakan ve Bakanlık Teşkilatı
Bakan Yardımcılığının yetki, görev ve sorumluluklarına değinmeden Bakanlık teşkilatını ve anayasal ve yasal yerini tarif etmek daha faydalı olacaktır.
Devlet yönetiminde yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirlerinden bağımsız olduğu ve yürütme görev ve yetkisinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunca kullanılacağı Anayasanın 8. maddesinde belirtilmiştir.
Anayasanın 109. maddesine göre “Bakanlar Kurulu Başbakan ve Bakanlardan kurulur… Bakanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır; gerektiğinde Başbakanın önerisi üzerine Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.” hükmü ile yürütme organını oluşturan Bakanlar Kurulunun oluşumu ifade edilmiştir.
Anayasanın 112. maddesine göre de; “Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.”
Anayasanın 113. maddesinde de “Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve teşkilatı kanunla düzenlenir. Açık olan bakanlıklarla izinli veya özürlü olan bir bakana, diğer bir bakan geçici olarak vekillik eder. Ancak, bir bakan birden fazlasına vekillik edemez.” hükümleri yer almaktadır. Yeni ihdas edilen Bakan yardımcılarının bakanın yurt dışında bulunduğu veya başka sebeple görev başında bulunamadığı durumlarda bakana vekâlet etmesi Anayasanın 113. maddesi hükmü gereği mümkün olamayacağını bu anayasa hükümlerinden çok rahatlıkla çıkarabiliriz.
Bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri, yetkileri ve teşkilatının düzenlenmesine ilişkin olarak 1984 yılında 3046 sayılı Kanun[5] çıkarılarak bakanlıkların oluşumuna ilişkin ayrıntılı hükümlere yer verilmiştir.
3046 sayılı Kanunun Müsteşarın görev ve sorumlulukları başlıklı 22. maddesine göre “Müsteşar, bakanın emrinde ve onun yardımcısı olup bakanlık hizmetlerini bakan adına ve bakanın direktif ve emirleri yönünde, bakanlığın amaç ve politikalarına, kalkınma planlarına ve yıllık programlara, mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenler ve yürütür. Bu amaçla bakanlık teftiş kurulu hariç bakanlık kuruluşlarına gereken emirleri verir ve bunların uygulanmasını gözetir ve sağlar. Müsteşar yukarıda belirtilen hizmetlerin yürütülmesinden bakana karşı sorumludur”
Hükümetin Meclis’ten aldığı yetkiye dayalı olarak çıkarttığı 643 sayılı Kanun Hükmünde Kararname[6] ile (KHK) ile seçimden sonra oluşacak ilk kabine için öngördüğü yeni yapılanma modeliyle, ‘bakan yardımcılığı’ statüsü ilk kez devlet yapımıza girecek. Bunun için kadro cetvellerine aşağıdaki hükümler çerçevesinde eklemeler yapılmıştır.
Ek Madde 1- (Ek : 3/6/2011 – KHK-643/5 md.)
Ekli (1) sayılı listede yer alan Bakan Yardımcısı kadroları ihdas edilerek 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetvelin, Milli Savunma Bakanlığı hariç olmak üzere bu Kanuna ekli cetvelde yer alan bakanlıkların merkez teşkilatına ait bölümüne birer adet eklenmiştir. Millî Savunma Bakanlığı için ihdas edilen bir adet Bakan Yardımcısı kadrosu ise anılan Bakanlık merkez teşkilatı kadrolarının ilgili bölümüne ilave edilmiştir
3046 sayılı Kanunun 21. maddesine Bakan Yardımcılığını düzenleyen fıkra eklenerek maddenin tam metni aşağıya aynen alınmıştır;
Bakanların görev, yetki ve sorumlulukları:
Madde 21 – Bakan, bakanlık kuruluşunun en üst amiridir.
Bakanlar, bakanlık hizmetlerini mevzuata, Hükümetin genel siyasetine, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve Başbakana karşı sorumludur.
Her bakan, ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup, bakanlık merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini, işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkilidir.
Bakan Yardımcıları
Madde 21/A- (Ek : 3/6/2011 – KHK-643/3 md.)
Bakana (Millî Savunma Bakanı dahil) bağlı olarak Bakana ve Bakanlığa verilen görevlerin yerine getirilmesinde Bakana yardımcı olmak üzere Bakan Yardımcısı atanabilir. Bakan Yardımcıları bu görevlerin yerine getirilmesinden Bakana karşı sorumludur.
Bakan Yardımcıları Hükümetin görev süresiyle sınırlı olarak görev yapar; Hükümetin görevi sona erdiğinde, Bakan Yardımcılarının görevi de sona erer. Bakan Yardımcıları gerektiğinde Hükümetin görev süresi dolmadan da görevden alınabilir.
Bakan Yardımcılarına en yüksek Devlet memuruna mali haklar kapsamında yapılan ödemelerin yüzde yüzellisi oranında aynı usul ve esaslar çerçevesinde aylık ücret ödenir.
Yukarıda ifade edilen kanun hükümleri çerçevesinde Bakan Yardımcılığının görevleri ile 3046 sayılı Kanundaki müsteşarın görevleri ve her ikisinin de bakana karşı sorumlu olması durumunda ihdas edilen bu makamlar arasında yetki ve görev çatışması, yaşanmaması için ilave düzenlemelere ihtiyaç olduğu açıktır.
Son düzenleme ile 21 icracı bakanlığa aynı sayıda bakan yardımcısı kadrosu ihdas edilerek Bakan ile müsteşar arasında bir konuma sahip olup bakana yüksek danışmanlık görevinin yanı sıra bakanlık içi koordinasyonu sağlayacak olan Bakan Yardımcısının milletvekilleri dışından olacağı belirtilmiştir.
5- Bakanlık Müsteşarıyla Astlık Üstlük Durumu
Bakan yardımcısının Bakanlık Müsteşarıyla astlık-üstlük, amir- memur durumu yoktur. Her ikisi de Bakana bağlı olarak görev yaparlar. Mali hakları bakımından bakanlık müsteşarınınkinden daha yüksek olması sebebiyle Bakan Yardımcısının müsteşarın üstünde olduğu kanaati oluşabilir.
643 sayılı KHK’nin 11. maddesi ile 23.04.1981 tarih ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda atama Usulüne İlişkin Kanunun[7] eki (2) sayılı cetvele “Müsteşar ve yardımcıları” ibaresinden önce gelmek üzere “Bakan Yardımcıları” ibaresi eklenmiştir.
Bu ve benzeri sıralamalarda Bakan Yardımcısının, Bakanlık Müsteşarından önce yer alması Bakandan sonra Bakan Yardımcısının geldiğinin bir göstergesi olarak yorumlanmaya müsait bir durumdur.
6- Bakan Yardımcılığının İstisnai Kadroya Tabi Olması
Medyada Bakan Yardımcılığı ile ilgili en fazla “ilkokul mezunlarından da olabilecek” şeklinde haberlere yer verildiği ve sanki bu makam için herhangi bir esas ve usul yokmuş gibi bir yorum yapıldığı görülmektedir. 643 sayılı KHK’nin 8. maddesinin (b) bendinde 657 sayılı Kanunun 59 uncu maddesinde yer alan istisnai memur kadroları arasına Türkiye Büyük Millet Meclisinin memurluklarına ibaresinden sonra gelmek üzere “Bakan Yardımcılılıklarına” ibaresinin de eklenmesi suretiyle Bakan Yardımcılığının istisnai bir memuriyet olduğu ifade edilmiştir. İstisnai memuriyet medyada yer verildiği gibi kuralsız atamaların olduğu değil genel kuralların biraz esnetildiği adı üstünde “istisnai” bir atama usulüdür.
657 sayılı DMK’nın 59. maddesinde ifade edilen istisnai memuriyet atama, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi gibi devlet memurlarının tabi oldukları hükümlere tabi olmaksızın tahsis edilen derece aylığıyla memur kadrosuna atanmaya imkân veren bir kanuni düzenlemedir.
İstisnai memurluk kadroları emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atamalarda herhangi bir sınıf için kazanılmış hak sayılmazken, atandıkları kadro ve derecenin aylığını almaya hak kazanırlar.
İstisnai memurluğa atamalar tamamen kuralsız atamalar olarak anlaşılmamalıdır. DMK 48. madde ifade edilen genel şartlar istisnai memurluğa atanmada da aranmaya devam edilecektir. Bu şartları da kısaca ifade etmek gerekirse
- Türk vatandaşı olmak,
- Genel kural olarak en az 18 yaşında olmak,
- Genel kural olarak ilkokul mezunu olmak,
- Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
- Belirli suçlardan hükümlü bulunmamak,
Ayrıca istisnai memurluğa atananlar hakkında 657 sayılı DMK’nın atama, sınavlar, kademe ilerlemesi ve derece yükselmesi dışındaki hükümleri uygulanacaktır.
İstisnai memurluk kadrolarına atananların görevlerinin bir şekilde sona ermesi halinde, devlet memurluklarından istisnai memurluğuna atananlar ayrıldıkları sınıfa veya başka bir sınıfa dönebilirler. Bu durumda istisnai memuriyette geçirdikleri süreler yeni derecelerinin tespitinde değerlendirilir. Aynı şekilde devlet memurluğu dışından bu görevlere atananlar, adaylık hükümleri uygulanmaksızın 657’ye tabi bir göreve atanabilirler.
657 sayılı DMK’nın istisnai memuriyete ilişkin hükümlere dikkate alındığında ilkokul mezunları da Bakan Yardımcısı olabilir. Bu ifadeden ilkokul mezunlarının Bakan Yardımcısı olarak atanacağı sonucu çıkarılmamalıdır. İmkân dâhilinde olması mutlaka yapılacağı anlamına gelmemelidir.
Bakan Yardımcılığının da tabi olduğu istisnai memuriyet hükümlerine tabi olan benzeri görevler, valilik, büyükelçilik, özel kalem müdürlükleri gibi görevler sayılabilir. Örneğin Valilik bir istisnai memuriyet olup atanma için 48. maddedeki şartlar hariç herhangi bir şart aranmazken uygulamada Mülki İdare Amirleri sınıfı dışından atamalara çok nadiren rastlanmaktadır.
7-Bakan Yardımcısının Mali Hakları
7.1- Bakan Yardımcısının Ek Göstergesi
Hizmet sınıfları, görev türleri, aylık alınan dereceler ve öğrenim durumu gibi unsurlara göre tespit edilip 657 sayılı DMK’ ya ek I ve II sayılı cetvellerde düzenlenen ek göstergeler mali hak kapsamında aylık olarak değerlendirilmekte ve ilgiliye ödenmektedir.
643 sayılı KHK’nin 8. maddesinin (ç) bendi hükmüne göre; Ek göstergeleri gösteren (I) sayılı cetvelin I-Genel İdare Hizmetleri Sınıfı bölümünün (a) bendine Diyanet İşleri Başkanı ibaresinden sonra gelmek üzere Bakan Yardımcısı’nın eklenmesi uygun görülmüştür.
UNVANI |
Derece |
Ek Göstergeler |
I-GENEL İDARE HİZMETLERİ SINIFI |
|
|
a) Başbakanlık Müsteşarı |
1 |
8000 |
b)Müsteşarlar, Avrupa Birliği Genel Sekreteri [8][1] |
1 |
7600 |
c) Diyanet İşleri Başkanı, Bakan Yardımcısı |
1 |
7000 |
Başbakanlık Müsteşarının ek göstergesinin 8000, Bakanlık Müsteşarının ek göstergesi 7600 olmasına rağmen Bakan Yardımcısının ek göstergesi 7000 dir. 643 sayılı KHK’nin genel düzenlemesinde Bakanlık Müsteşarının üzerinde konumlandırılan Bakan Yardımcısına ödenecek ek göstergenin tespitinde Bakanlık Müsteşarının bir alt diliminden yani 7.000 katsayı üzerinden ödeme yapılacak olması genel konumlandırmada kafaları karıştırmış olsa da nihayetinde Bakan Yardımcısı Bakanlık Müsteşarından daha az ek gösterge katsayısına tabi olacaktır.
7.2- Bakan Yardımcısının Makam Tazminatı:
Makam Tazminatlarını gösteren 657 sayılı Kanunun eki (IV) sayılı Cetvelin I. sırasına Başbakanlık Müsteşarı ibaresinden sonra gelmek üzere Bakan Yardımcısı ibaresi eklenmesi KHK gereğince hüküm altına alınmıştır.
|
Makam Tazminatı Göstergeleri |
Kadro ve Görev Unvanı |
1 |
Başbakanlık Müsteşarı Bakan Yardımcısı |
15.000 |
2 |
Müsteşar, Diyanet İşleri Başkanı, Avrupa Birliği Genel Sekreteri |
10000 |
Bakan Yardımcıları yukarıda da görüldüğü gibi Başbakanlık Müsteşarına ödenen makam tazminatını alacaklardır. Yani 15.000 rakamının memur maaş katsayısı ile çarpımından oluşur. Dikkat edilecek olursa Bakanlık müsteşarları 10.000 makam tazminatı alırken, Bakan yardımcılarına en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarının makam tazminatı uygun görülmüştür.
7.3- Bakan Yardımcısının Temsil Tazminatı:
Temsil tazminatı 4505 Sayılı Kanunun 5.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu hükümlerine göre makam veya yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolarda bulunanlardan Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenecek olanlara 30.000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere temsil tazminatı ödenir.
Makam veya Yüksek Hakimlik Tazminatı Göstergeleri |
Temsil Tazminatı Göstergeleri |
30.000 olanlar |
30.000 |
20.000 olanlar |
20.000 |
15.000 olanlar |
20.000 |
10.000 olanlar |
19.000 |
Bakan Yardımcı, Başbakanlık Müsteşarı ile birlikte 15.000 Makam Tazminatı alacağı için kendisine 20.000 Temsil Tazminatının memur maaş katsayısı ile çarpımı sonucu oluşacak ücret ödenecektir. Bakanlık Müsteşarları aralarında makam tazminatından kaynaklanan farktan dolayı temsil tazminatında da Bakan Yardımcıları lehine 1.000 puanlık bir fark ortaya çıkmaktadır.
7.4- Mali Haklar Kapsamında Yapılan Ödemeler:
643 sayılı KHK’nin 3. maddesinin son fıkrasında “Bakan Yardımcılarına en yüksek Devlet memuruna mali haklar kapsamında yapılan ödemelerin yüzde ellisi oranında aynı usul ve esaslar çerçevesinde aylık ücret ödenir.” yer almaktadır. Bu hüküm karşısında en yüksek devlet memuru olarak Bakanlık Müsteşarının değil Başbakanlık Müsteşarının anlaşılması gerektiği ortadadır. Başbakanlık müsteşarına ödenen mali haklar açıkça görüldüğü gibi Bakanlık Müsteşarlarına ödenen mali haklardan daha fazladır.
KHK’nin 3046 sayılı Kanunun 21. maddesine ekleme yapan 3. maddesi karşısında Bakan Yardımcılarına en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarına ödenen mali hakların yüzde yüzellisinin (%150) verilebilmesi için ek düzenleme yaparak belli zam, tazminat veya ödeneklerde ilaveler yapılmak suretiyle yüzde elli fazlalık emreden kanunun açık hükmünün yerine getirilmesi gerekmektedir. Zira mevcut zam ve tazminatlardan bakan yardımcısının Başbakanlık müsteşarı kadar bile mali hakka sahip olamayacağı görülmektedir.
Başbakanlık Müsteşarına yaptığı görevi dolayısıyla ödenen mali haklar kapsamı dışında yer alan yönetim kurulu, denetim kurulu vb. üyeliği dolayısıyla ödenen huzur hakkı benzeri ödemelerin bakan yardımcısına ödenecek mali haklar kapsamında değerlendirilmemesi gerekmektedir.
8- Bakan Yardımcılarının Atanma Usulü:
23.04.1981 tarih ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda atama Usulüne İlişkin Kanunun eki (2) sayılı cetvele “Müsteşar ve yardımcıları” ibaresinden önce gelmek üzere “Bakan Yardımcıları” ibaresi eklenmiştir. 2451 sayılı Kanunun 2. maddesinde
“Bu Kanuna ekli (1) sayılı cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere Bakanlar Kurulu kararı ile (2) sayılı cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere müşterek kararla atama yapılır. Bunların nakilleri ve görevden alınmaları da aynı usule göre olur” hükmü yer almaktadır. Bakan Yardımcıları 2 sayılı cetvelde yer aldıkları için müşterek kararnameyle atanır ve görevden alınır. Yani ilgili bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanının imzasıyla atanır ve aynı usulle görevden alınır.
Atamalar konusunda 643 sayılı KHK’nin 3. maddesinde yer alan “Bakan yardımcıları hükümetin görev süresiyle sınırlı olarak görev yapar; Hükümetin görevi sona erdiğinde, Bakan Yardımcılarının görevi de sona erer. Bakan Yardımcıları gerektiğinde Hükümetin görev süresi dolmadan da görevden alınabilir” hükmü karşısında 2451 sayılı kanundaki müşterek kararnameyle atama usulünün göreve başlama için şart olduğu açıkça söylenebilir.
Müşterek kararname ile atanan Bakan yardımcısı hükümetin değişmesi dolayısıyla müstafi sayılarak görevi müşterek kararnameye gerek olmaksızın sona ermelidir. Hükümet devam ederken Bakan Yardımcısının değişmesi gerekliliği karşısında müşterek kararname ile görevden alınarak yerine yenisinin de aynı usulle atanması gerekmektedir.
Bakan yardımcısının görev süresi herhangi birşekilde bakan ile irtibatlandırılmamıştır. Hükümet değişikliğinde görev süresi otomatikman biten Bakan Yardımcısı, yardımcısı olduğu Bakanının değişmesi halinde görevinde kalmaya devam edebilecektir.
9.Bakan Yardımcısının Sorumluluk Durumu
Bir idari görevin ifası için verilen yetki ve bunun gereği sorumluluk birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Seçilmiş ve atanmış ayrımı yapılmaksızın vatandaşına hizmet etmek ilk görevi olan kamu görevlilerinin belli yetkilere sahip olması ve aynı zamanda bunlardan dolayı hesap verebilmesi gerekir.
Anayasanın 112. maddesine göre de “Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.” Bakanlıkların işleyişinde Bakanların siyasi sorumluluğu olduğunu ifade eden anayasa hükmü karşısında onun adına yetki verildiği ölçüde yetki kullanacak olan Bakan Yardımcılarının da aynı şekilde Bakana karşı sorumlu olmaları gerektiği düşünülmektedir. Bakanlar kendi emirleri altındakilerin yaptıkları ve yapmadıklarından siyasi açıdan sorumlu oldukları gibi bundan sonra Bakan Yardımcılarının sorumlulukları da yetki verdikleri ölçüde siyasi sorumluluk olarak kendilerine ait olacaktır.
Bakanların siyasal açıdan meclise karşı olan sorumluluklarında sınır olmadığı için bakanlık teşkilatının olumsuz ve/veya eksik işlemleri sebebiyle Bakan hakkında siyasal sorumluluk gereği gensoru verilebilmesine bundan sonra Bakan Yardımcısının işlemlerini de eklemek gerekecektir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 10. maddesinde “Bakanlar, kamu kaynağının etkili, ekonomik ve verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda Başbakana ve Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı sorumludur” ifadesi kullanılarak bakanların sorumluluğunun adresi işaret edilmiştir. Bakanların siyasal bir kişilik olmaları karşısında Bakan Yardımcıları siyasi bir kişilik olarak görülebilse de milletvekili olmadıkları ve meclise karşı sorumlulukları parlamenter demokrasi ilkesiyle uyuşmayacağı için direk Bakan yardımcısını hakkında mecliste işlem yapmak hukuki olmayacaktır. Bakan yardımcısı gerçekleştirdiği işlemler dolayısıyla “memur” sıfatını kullanacağı için yargılanması ve sorumluluğu konusunda müsteşar gibi değerlendirilerek uygulamadaki sıkıntılar aşılabilir.
Mali sorumluluk açısından 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile ifade edilen hiyerarşide şimdilik yeri yoktur. Üst yöneticinin Müsteşar olduğu bakanlıklarda Müsteşarın kurumun mali işleyişindeki yetkisinin ve sorumluluğunun aynen devam etmesi sistemde zafiyet oluşturmayacaktır. Mali sonuç doğuran bir işlem için Bakan Yardımcısının bakandan aldığı yetki ile imza attığı durumlarda bu imzanın sanki Bakan tarafından atılan bir imza gibi hüküm ifa etmesi gerektiği düşünülmektedir. Zira Bakan yardımcısı bakanın iş yükünün ağırlığı dolayısıyla ve onun yetkilendirmesi ile Bakana işlerinde yardımcı olmak üzere atanacağına göre yetki ve sorumluluk Bakandan yardımcısına devredilen ancak devredenin sorumluluğunu kaldırmayan bir yetki devri işlemi olacaktır.
Bakan Yardımcıları genel politikaların yürütülmesinde bakana yardımcı olacakları için, kendilerine Bakan tarafından yetki verilen iş ve işlemler konusunda Başbakan ve TBMM’ye karşı asıl sorumluluk yine Bakan da olmalı ve ilgili mercilere hesabını Bakan vermelidir. Öyle ki eğer Bakan yetki devri ile vermediği bir yetkinin kullanıldığını iddia ediyorsa bakan yardımcısı hakkında yasal işlem başlatabilir.
10-Sonuç:
Yöneten yönetilen ilişkilerinin farklı bir boyutta değerlendirilmeye devam edildiği günümüzde küresel eğilimlerin, başka ülke deneyimlerinin ülkemizde de uygulanabiliyor olması dünya ile entegrasyon için sadece geri kalmama çabası olarak bile sevindirici ve ümit verici bir gelişmedir.
Bakanların temsil ağırlıklı siyasal görevlerinden ihmal etmek zorunda oldukları işlevsel bazı görevlerinin bürokratik müsteşar tarafından da yerine tam olarak getirilemeyeceği düşüncesiyle Bakan ile müsteşar arasına getirilen ve yönetime hız ve verimlilik getireceği düşünülen Bakan Yardımcılığı pozisyonlarında elbette ki atanacak kişilerin nitelik, niyet ve istekleri bu pozisyonun geleceğini de etkileyecektir.
Bir bakan gibi davranmaktan ziyade bakanın yükünün ağırlığından dolayı kendisine ihtiyaç duyulduğunu ve bakanın emri ve gözetimi altında bakanın zaman ve mekân olarak yetişemediği bazı işleri yerine getirerek beklenti içindeki vatandaşlara daha iyi ve hızlı hizmet sağlanmasının yolunu açmaları beklenmektedir.
Bakan yardımcılığı ilk defa Türkiye’de uygulanacak bir sistem olmamakla birlikte daha önce ülkemizde uygulanmış ve beklentileri karşılamamış ve uygulamadan kaldırılmış bir sistemdir. Gelişen insan kaynağı ile Türkiye’de bu defa Bakan yardımcılığının sistemde sorun çıkaran değil sorun çözen bir aktör olarak devamlılığını sağlayacağı beklenebilir.
Bakan yardımcılığı makamının etkili olması, mevzuatta hangi konularda yetkili olduğunun kendisine hangi konularda yetki devri yapıldığının çıkarılacak yeni mevzuat hükümleriyle netleştirilmesine bağlıdır. Bakana karşı sorumlu olan Bakan yardımcısının idari ve mali konularda yetkilendirilmesi aynı zamanda 5018 sayılı Kanun başta olmak üzere çeşitli kanunlarda değişiklik veya eklemeleri gündeme getirebilecektir.
[1] Örnek ziyaret için:http://turkish.turkey.usembassy.gov/pr_012111.html
[2] http://siyaset.milliyet.com.tr/8-bakanlik-gitti-icracilar-geldi/siyaset/siyasetdetay/09.06.2011/1400223/default.htm
[3] Daha fazla bilgi için: http://w3.gazi.edu.tr/web/mturan/word/ikideneme.doc
[4] Metin Günday, İdare Hukuku, s.349
[5] 09.10.1984 tarih ve 18540 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[6] 8 Haziran 2011 Tarihli ve 27958 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
[7] 25.04.1981 tarih ve17321 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.